İletişimin Kesintisiz Devam Etmesi İçin Çalışıyoruz
Turkcell’in Avrasya Tünel Projesi’ndeki faaliyetlerini, Turkcell Marmara Bölgesel Operasyonlar Direktörü Erol Özgüner ile konuştuk.
Anadolu ve Avrupa’yı kara yoluyla denizin altından birbirine bağlayan Avrasya Tüneli Projesi’ne 2011 yılında başlandı. Toplamda 14.6 kilometrelik bir güzergahı kapsayan projeyle, İstanbul’da özellikle boğazda yaşanan araç trafiği yoğunluğu probleminin Kazlıçeşme-Göztepe hattıyla rahatlatılması planlanıyor. Anadolu yakasında Haydarpaşa, Avrupa yakasında Cankurtaran sahili arasında yer alacak olan Avrasya Tüneli ile iki yaka arasındaki geçişiş süresinin 15 dakikaya kadar indirilmesi hedefleniyor. Mevcut iki köprünün trafik yükünün hafiflemesine katkıda bulunacak olan proje için, Türkiye’den Yapı Merkezi ve Koreli SK konsorsiyumunun çalışmaları devam ediyor. Avrasya Tüneli Projesinin 55 ayda tamamlanması planlanıyor.
Projenin inşa işlerinin yanı sıra projede özellikle iletişim teknolojileri alanında önemli çalışmalar yürütülüyor. Avrasya Tüneli’nin inşa döneminde tüm iletişim bağlantılarını sağlayan Turkcell, tünelin yer altı ve yer üstü ihtiyacını şimdiden karşılamaya başlamış durumda.
Asya ve Avrupa’yı ilk kez deniz tabanının altından karayolu ile birleştirecek Avrasya Tüneli projesinde iletişimi Turkcell sağlıyor. Proje kapsamında neler yapıyorsunuz?
Avrasya Tüneli Projesi, Türkiye’nin son dönemdeki önemli projelerinden bir tanesi. Toplam güzergah yaklaşık 15 km’yi buluyor. İstanbul boğazında deniz altından karayolu geçişi ilk defa gerçekleştirilecek. Deniz altı geçiş uzunluğu da 5.5 Km’lik bir mesafeyi kapsıyor. Yaklaşık 2 yıl sürecek bu projenin, doğal olarak bir iletişim ihtiyacı var.
Aynı şekilde bu iletişim ihtiyacı proje tamamlandıktan sonra da devam edecek. Biz Turkcell olarak, bu sürecin tamamındaki iletişim ihtiyacını karşılamak üzere, hem inşa süreci hem de inşaat sonrası için çalışmalar yürütüyoruz.
Deniz tabanının altından geçen ve Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayacak 14,6 kilometrelik projede, Türkiye’de ilk kez uygulanan “hareketli anten ” yöntemi kullanılıyor. Nedir bu yöntem ve daha önce neden karşılaşmamıştık?
Avrasya Tüneli projesinin 5.5 Km’lik bölümü deniz altında yer alıyor. Köstebek yada tırtıl olarak adlandırılan, 130 metre uzunluğundaki ekipmanla denizin tabanı kazılarak gidiliyor ve bloklar yerleştirilerek tüneller yapılıyor. Köstebek olarak adlandırılan cihaz, her gün 8 ile 10 metre arasında kazı yaparak ilerliyor. Aynı zamanda kazılan bölgeyi de kapatarak yoluna devam ediyor. Dolayısıyla, her gün 10 metre uzunluğunda yeni bir tüneliniz oluşuyor ve bu alanda da bir kapsama alanı ihtiyacı doğuyor.
Bizim köstebek cihazının üzerinde bir antenimiz bulunuyor. Ana sistemimiz kara parçasında yer alıyor. Yine köstebek üzerinde transmisyonu sağlamak için bir ruloda fiber kablolarımız var. Yer altında köstebek ilerledikçe, köstebek üzerindeki 10 metrelik kablomuz açılarak, anten ile birlikte açılan o 10 metrelik alanı kapsama altına almış oluyoruz.
Bu yöntem daha önce uygulanmamış bir yöntem. Genellikle bizim istasyonlarımızda antenlerimiz, hep bir noktada sabit konumdalar. Ama bu projenin doğası gereği, her gün 10 metre ilerleyen yapıdaki bir sistem. Dolayısıyla bizim içinde yeni bir deneyim olduğunu söyleyebiliriz.
Yer altındaki iletişimin zorlukları neler? Proje şuan ne kadar derinde devam ediyor?
Aslında bizim iletişim dünyamız hep yerin üstüyle ilgili ama biliyorsunuz metrolar, Marmaray Projesi, Avrasya Geçiş Projesi gibi yerin altına indiğimiz durumlarda, büyüyen kentlerde büyüyen binalarda, yine binaların eksi katlarına inildiği durumlarda, yeni iletişim ihtiyaçları doğuyor. Bizde bu noktalarda dünya ile senkronize bir şekilde hareket ediyoruz. En son ve en yeni teknolojileri kullanıyoruz ki, bu tarz normalde kapsamanın olmadığı alanlarda iletişim ihtiyaçlarını çözecek, kapsama alanları yaratalım diye. Yoksa normal koşullarda mevcut istasyonlarımızla, yer altında bir kapsama sağlamak mümkün değil.
Bu proje ile deneyiminize deneyim katıyorsunuz. Peki, proje esnasında yaşadığınız ilginç bir olay var mı?
Her projede bu tarz şeyler yaşanabiliyor. Belki orada çalışan insanlardan hikayeleri almak daha doğru olabilir. Bizim açımızdan şuanda projedeki ilginç olan konu şu, proje karada başladı. O gün için bir iletişim ihtiyacı söz konusu değildi. Zaten mevcut istasyonlarımızla kapsamayı sağlayabiliyorduk. Ancak yerin altına girildiği andan itibaren, yeni bir iletişim ihtiyacı oluştu. Biz bu iletişim ihtiyacını başarıyla sağladık.
Bu noktada, 7 gün 27 saatlik bir çalışma periyodu ve ciddi sayıda çalışan var. Hatta geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız da bir ziyaret gerçekleştirmişti. Dolayasıyla hem projenin inşaat aşamasında hem de inşaat sonrası dönemde iletişim ihtiyacı mutlaka olacak. Size anlatabilecek ekstra ilginç bir olayı maalesef biz yaşamadık ama oradaki çalışanların yaşadığı özel durumlar mutlaka vardır.
Mayıs ayından bu yana projeyi sürdürüyorsunuz. Bize tünel içerisinde yapılan görüşmelerle ilgili rakamlar paylaşmanız mümkün mü?
Avrasya Geçiş Projesi’nde mayıs ayından beri yaklaşık 300 bin dakika konuşma gerçekleştirilmiş. Aslında bu önemli bir veri. Yaklaşık 250 GB data kullanıldığını görüyoruz ve 50 bine yakın SMS atılmış durumda. Açıkçası, bu verilerin projenin devamıyla birlikte katlanarak ve büyüyerek ilerleyeceğini düşünüyoruz.
Türkiye’de bir ilke imza attınız ve birçok kişi bu tarz bir hizmetin verildiğinden habersiz. Bunun gibi sunduğunuz ve çok fazla kişinin bilmediği başka farklı hizmetleriniz de var mı?
Biz Turkcell olarak iletişim alanında bir çok ilkleri gerçekleştiriyoruz. Avrasya Geçiş Projesi öncesinde de bir çok projeye imza attık. Avrasya Geçiş Projesi bizim için çok önemli bir proje. Ülkemiz içinde çok önemli bir proje. Ülkemizdeki büyük ve önemli projeleri de takip ediyoruz. Bu projeler nelerdir diye soracak olursanız, üçüncü hava limanı projesi, üçüncü köprü yapımı, Yüksek Hızlı Tren Projesi’nin Ankara-İstanbul bağlantısı gibi projeler. Bu projelerin tamamında, ilgili alanın tamamını kapsayacak şekilde çalışma planlarımız var ve hepsinin içerisinde varız.
Şebeke operasyonlarında yaşadığınız en büyük sorunlar nelerden kaynaklanıyor. Birkaç örnek verebilir misiniz?
Operasyonun doğası sorunlarla gelir. Bu yüzden çok spesifik sorunları adreslemek doğru değil ama ben bu noktada şunu belirtmek isterim, 36 bin iletişim ünitemiz var ve bu ünitelerin hepsini Maltepe’deki kontrol merkezimizde, online olarak, gerçek zamanlı izliyoruz. Herhangi bir istasyonumuzun kapısı açıldığında, herhangi bir istasyonumuzda yangın çıktığında veya enerji kesildiğinde biz bunların hepsinden haberdar oluyoruz.
Ekosistemimizdeki ekiplerimizle, mümkün olan en kısa sürede olay yerine gidip, iletişimin kesintisiz devam etmesi için çalışıyoruz. Dolayısıyla operasyonun doğası gereği, sorunlar gelir ama bizim işimizde iletişimin kesintisiz olarak sağlanması üzerine. Var gücümüzle elimizden geleni yaparak çalışıyoruz.
Erol Özgüner
Turkcell Marmara Bölgesel Operasyonlar Direktörü