Günümüzde bazı çevrelerce teknolojinin iş süreçlerine dahil olmasının çalışan istihdamına yönelik olumsuz etkiler yaratacağı düşünülüyor. Robot otomasyon sistemlerinin iş süreçlerine dahil olmasında endişe yaratan hususlardan birisi de; gelişen robot teknolojilerini öğrenmenin zorluğu sebebiyle işsizliğin artacağı yönünde, fakat araştırmalar bu kaygının yanlışlığını kanıtlıyor.
Robot otomasyon sistemlerinin iş süreçlerine dahil olmasında endişe yaratan hususlardan birisi de; gelişen robot teknolojilerini öğrenmenin zorluğu sebebiyle işsizliğin artacağı yönünde. Edward L. Thorndike, 1927 yılında yaptığı araştırmada öğrenme kabiliyetinin 25 yaşından sonra, her yıl %1 oranında düştüğünü ortaya koymuştu. Bu araştırmanın sonucunda da toplumda ‘yaşlılar bir şey öğrenemez’ diye bir algı oluştu. Halbuki sonraki bilimsel çalışmalarda, insanların yaşı ilerledikçe azalanın, öğrenme hızı olduğu, zihin kapatasinin azalmadığı tespit edildi. Ayrıca, sürekli öğrenmeye devam ederek, öğrenme hızının yavaşlamasını azaltılabilmenin mümkün olduğu da kanıtlandı. Öğrenme hızının yavaşlamasını engelemenin en önemli yolu devamlı yeni şeyler öğrenmeye devam etmekten geçiyor diyebiliriz.
Yapılan bir çalışmaya göre, bu birincil zihinsel yetenekler 40 yaşına kadar gelişmeye devam eder; sonrasında ise 60 yaşına kadar sabitlenir, 60 yaşından sonra da 70 yaşına kadar çok az düşüş gösterir, Şekil-2’deki grafikten bu durum görülebilir.
İkincil zihinsel yetenekler ise temelde, akışkan zeka (Fluid Intelligence) ve kristal zeka (Crystallized Intelligence) olarak tanımlanır. Akışkan zekanın (tecrübeden bağımsız, çözme kapasitesi) gençlerde daha iyi olduğu gözlenirken, kristal zekanın ise (bilgi ve tecrübeye bağlı zeka) ileri yaşlarda daha iyi olduğu bilinmektedir.
Daha önce de ifade edildiği gibi zihinsel kapasite yaşa göre farklı performas gösterir. Daha genç yaşlar için, bir şeyi çok daha hızlı öğrenmek ve ezberlemek kolaydır. Ancak, burada ilginç olan, yeni bir bilgiyi uygulamanın ve hayata geçirmenin gençler için büyüklere nispeten daha zor olmasıdır. Çünkü, gençler yeni bir bilgiyi hayata geçirmek için yeterli deneyime ve birikime tam olarak sahip değildir. Öte yandan, büyükler için ise bir şeyi ezberlemek daha zorken, yeni bir şeyi daha hızlı ve doğru olarak öğrenip, uygulamaları söz konusudur.
Sürekli öğrenmeyi aktif tutarak, 70’lere kadar öğrenme kabiliyetinin çok da değişmeden devam ettiği, hızlı öğrenmenin gençler için daha kolay olduğu bir gerçektir, ancak ileri yaşlarda daha fazla pratik yaparak yeni bir şeyi öğrenmek hiç zor değildir.
Bu noktada, ön yargılarımızı kırarak, yeni şeyler öğrenmeye açık, meraklı bireyler olarak önemlidir. Hangi yaşta olursak olalım “öğrenen beyin ışıldar” demek yerinde olacaktır.
Kullanıcı Dostu, Öğrenimi Kolay Robot Programlama Ara Yüzleri
Öte yandan, robot otomasyon sistemlerinde teknolojinin gelişmesi ile beraber kullanıcı arayüzleri de, operatörlerin ve ilgili kişilerin, robotların kullanımını daha basit hale getirecek şekilde tasarlanıyor. Diğer bir ifade ile robotları kullanmak, onları programlamak zamanla daha da anlaşılır, öğrenimi kolay bir yapıya dönüşüyor. Direk fiziksel olarak robotu kullanmadan, bilgisayar programı üzerinden uygulama yaparak da öğrenebilmek mümkün hale geliyor. Ayrıca, internette çeşitli kaynaklarda, gerekli birçok bilgiye rahatlıkla ulaşılıyor. Sistem kurulumu sonrasında ilgili kişilere gerekli eğitim kısa sürede sağlanabiliyor.
Sanayi İstihdamının Sadece %1’ini Yakalamak 15 Yılda Gerçekleşiyor
Bunların yanında, öğrenme kapasitesi ile ilgili olmasa da şu durumu ifade etmekte yarar var: günümüzde dünyada 320 milyon çalışan sayısı olduğu düşünülüyor, bu rakamın sadece 1.6 milyonu robotlardan oluşuyor, bu da genel çalışan sayısının %0.5’ine tekabül ediyor ki bu 1980’den beri dünyanın ulaştığı robot sayısına dikkat çekiyor. Türkiye’de ise bu rakam çalışan sayısına oranla % 0.12 (7.000 robot olduğu kabulü ile)(4), Güney Kore’de %5,3, Almanya ve Japonya’da %3. (3) civarında.
Şu anda, Türkiye’de bu rakamı %1 seviyesine taşımak istersek (çalışan sayısının aynı kaldığını düşünelim), her yıl %15 artış sağlayarak 15 yılda, %50 artış ile 11 yılda bu sayıya ulaşabiliyoruz.
Aşağıdaki tablo durumumuzun ne kadar vahim olduğunu, robot sistemlerinin eksiğinin ne kadar büyük olduğunu ve sanayi istihdamın sadece %1’i seviyesindeki robot sistemleri rakamını ne kadar uzun sürelerde yakalandığını açıklıyor. Buradan şunu anlayabiliriz ki, öğrenme kabiliyetlerimizi bir tarafa bıraktığımızda bile, istihdamın %1 oranında bir sayıyı elde etmek, neredeyse bir insan çalışma ömrü alıyor, dolayısı ile bu açıdan da bakıldığında bir işsizlik söz konusu değil veya diğer bir ifade ile hem öğrenmek hem de uyum sağlamak için gereğinden fazla vaktimiz var. (Burada sadece sanayi istihdamı baz alınmıştır, tarım, inşaat ve hizmet sektörü istihdamları hariçtir).
Özetle, her ne kadar robot otomasyon sistemlerinin sanayide yer alması uzun zaman gerektirse de, robot teknolojisini öğrenmenin, yaş ilerlemesi ile beraber hiç zor olmadığını, aksine bunun yıkmamız gereken bir ön yargı olduğunu görüyoruz. Halbuki, robot otomasyon sistemi ile beraber operatör daha konforlu, daha güvenli, daha sağlıklı, daha nitelikli bir ortama sahip olurken; kişisel yeteneklerini daha ileriye taşıma imkanına sahip oluyor.
Eczacıbaşı – Lincoln Electric Askaynak Ürün Yöneticisi Mehmet Öztürk konu hakkında değerlendirmelerde bulundu: Askaynak Automation olarak sanayideki çalışanların hassasiyetlerini anlıyoruz, hem eğitim hem de diğer endişeler noktasında bizden yardım almak isterseniz, çeşitli kanallarımızdan (müşteri hizmetleri, web-sayfası, whatsApp, e-mail) bize ulaşabilirsiniz.
Her şeyden önce gelişmiş ülkeler seviyesine çıkmak, daha ileri seviyede ürünler üretebilmek, yeni nesillere daha gelişmiş bir ülke bırakabilmek için, çok hızlı bir şekilde robot-otomasyon sistemlerine geçiş sağlamalıyız.