Türkiye’de telekomünikasyondan bilgi teknolojilerine, finans hizmetlerinden e-ticarete kadar birçok sektörde kurumlar, işletmelere ve kullanıcılara yeni değerler ulaştırmak için, başta Red Hat OpenShift Container Platform olmak üzere, Red Hat ürün ve hizmetlerinden faydalanıyorlar.
Red Hat ürün ve hizmetleri açık ve işbirliğinden oluşan iş modeliyle ulaşılması kolay, öngörülebilir abonelik yöntemiyle son derece kapsamlı bir ürün ve hizmet yelpazesi sunuyor. Bu yelpaze bulut bilişim, ara katman, işletim sistemi, depolama, sanallaştırma, yönetim ve mobil gibi alanların tümünü kapsıyor.
Dünya genelinde 35 ülkede, 90’ı aşkın ofisi olan Red Hat Inc’in yıllık geliri ise 2 milyar doların üzerinde.
Red Hat ürün ve hizmetleri, günümüzün hızla büyüyen veri deposu ihtiyaçlarını karşılamak için, kurumların depolama yeteneğini sınırlayabilecek marka bağımlı ve donanım tabanlı çözümler yerine onlara açık, yazılım tanımlı ve “sınırsız” bir platform sunuyor. Tüm ürün ve hizmetlerini kurumların fiziksel, sanal ve bulut kaynaklarında kullanabilmelerine olanak sağlayan ve dijital dönüşümde güvenilir bir çözüm ortağı olan Red Hat ürün ve hizmetleri ile Türkiye’deki bankaların büyük çoğunluğuyla çalışıyor. Kamu tarafında ise devlet açık kaynağı destekliyor.
Açık kaynak, adından da anlaşılacağı üzere, açık bir işbirliğine girerek teknoloji yaratmak anlamına geliyor. Açıklık, kodu görebilme, başkalarıyla fikir paylaşıp yeni bilgiler öğrenebilme, soru sorup çözüm önerilerinde bulunabilme, kısacası bir yapının içinde birlikte çalışarak daha hızlı inovasyon yapmak ve ilerlemek demek. Problemlere çözüm bulmak için kod yazan ve paylaşan birçok insanın bir araya gelerek çalıştığı açık kaynak, çoğulcu ve katılımcı bir işleyişi temel alıyor. Bu kodlar, herkese açık bir alanda kolayca ulaşılacak bir yerde bulunuyor; böylece her dileyen, yazılımlara erişip kullanabiliyor. Herkesin inceleyip değiştirebileceği ve zenginleştirebileceği kaynak kodları, bilginin de sorunsuz ve özgürce dolaştırılmasını sağlıyor.
Kısacası, açık kaynak dünyayı daha iyi bir yer yaptı. Açık kaynağın özünü oluşturan prensipler, seçimler ve işbirliği sayesinde kurumlar, teknoloji yaklaşımlarını modernleştiriyor, dijital dönüşüm yarışında öne geçiyor.
IDC’nin 2013 raporlarında Red Hat’in en büyük 40 ticari yazılım şirketleri arasında en hızlı büyüyen üçüncü şirket olduğu belirtildi. İki yıl sonra Forbes (2015) Red Hat’in dünyanın en inovatif şirketleri arasında yer aldığını açıkladı. 2018 IDC raporunda ise Red Hat’in kurumlara kattığı bir değer daha dikkat çekti ve Red Hat Eğitimlerinden faydalanan şirketlerin üç yıl içinde yatırım geri dönüş oranlarını yüzde 389 artırdığı, plansız arıza oranlarını yüzde 71 azalttıkları gözler önüne serildi.
Düşük maliyetli çözüm
Açık kaynağın maliyeti nasıl düşürdüğünü altı noktada toplayarak anlatabiliriz:
- Linux Foundation Consulting’den alınan rakama göre ticari çözümlerde yüzde 20 ile 55 arasında tasarruf sağlar.
- Genelde markalı ürünler, müşterilerin kullanmadığı, ihtiyaç duymadığı hatta istemediği özelliklerle birlikte gelirler. Fakat bunlar da ürünün fiyatına dahil olduğu için bu maliyet ödenmiş olur. Açık kaynakta bu sorunla karşılaşmazsınız.
- Kapalı sistemlerin hantal kurulumlarıyla karşılaşmazsınız. Açık kaynak pahalı fiyatlama yöntemlerinden, ticari satış ve pazarlık sorunlarından kurtulmak demektir.
- Belli bir tedarikçiye bağımlılıktan kurtarır. Açık kaynak sağlayıcıları çeşitli kanallar aracılığıyla destek sağlasalar da, müşteriler uygulamalarını veya kullandıkları kodu değiştirmeden bu sağlayıcıları değiştirme hakkı vardır.
- Markalı çözümlerin danışmanlık masrafından tasarruf sağlar. Açık kaynakta teknolojiye ayrıcalıklı bir erişim olmadığı için danışma, eğitim ve desteği de beraberinde sunar.
- Sürekli açık kaynak topluluğunun desteğinden faydalanırsınız. Aktif topluluklar genelde ticari destek kurumlarından daha nitelikli destek verir ve bu destek ücretsizdir.
Ülkemizin de şu anda en çok ihtiyaç duyduğu nitelikler hız, esneklik ve düşük maliyettir. Bu nedenle açık kaynağın getireceği rekabet avantajından faydalanmak çok önemlidir.
Girişimciler için açık kaynak
Girişimciler sıklıkla kaynağın işbirliğine dayalı unsurları ve prensiplerinden faydalanarak kendi işlerini ilerletme yolunu seçiyorlar. Bu faydaların başında daha hızlı ürün tanıtımı, nitelikli işbirliği, eğitim alabilme ve bilgiye erişim kolaylığı geliyor.
Açık kaynak girişimciliğinin en popüler örneği Linux işletim sistemidir. Linux 1991 yılında Linus Torvald tarafından bir açık kaynak projesi olarak başlatıldı. Proje başlangıçta birkaç basic C dosyasından ibaretti; 2015 yılına gelindiğinde çekirdek proje 18 milyon satır kaynak koduna ulaştı. Linux geliştirme toplulukları bu yazılımın farklı versiyonlarını oluşturdu. Bugün 700’den fazla Linux versiyonu dağıtılıyor ki bu da açık kaynak yazılımının büyük gücünün iyi bir örneğidir.
Açık kaynak girişimciliğine çok tanınmış markalardan birkaç örnek gerekirse, WordPress’ten söz edebiliriz. Bir açık kaynak projesi olan bu içerik yönetim sistemi, Web üzerindeki tüm sitelerin yüzde 28’ini oluşturuyor. Bugün 50 binden fazla WordPress plugin’ini indirebiliyor, işlevlerini zenginleştirebiliyorsunuz.
Kısacası açık kaynak, girişimciliğe uzanan yeni ve benzersiz bir yol olduğu kadar gelecekte ortaya çıkacak birçok şirketin en büyük yardımcısıdır.
2018-19 yıl değerlendirmeleri ve 5G, YZ, Öğrenen Makineler
5G platformunun büyük bir kısmı da açık kaynağı temel almaktadır. Buradaki iş yüklerinde Red Hat OpenShift Container Platform ve Red Hat OpenStack Platform kullanarak konteyner ve sanallaştırma yapılıp yapılmayacağı, hizmet sağlayıcılarının çalıştırmak istediği iş yükü tiplerine ve bunları nerelerde çalıştıracaklarına bağlı olacaktır. Altyapı katmanına gelince; daha geniş bir inovasyon topluluğuna erişebilmek için, Nesnelerin İnterneti uygulamaları Linux’u, açık kaynak altyapılarını ve açık kaynak API’lerini temel alacaktır. Uygulamaların çoğu şu ya da bu şekilde mutlaka açık kaynaktan faydalanıyor olacaktır.
Linux Foundation, 2018’i açık kaynak ağının başı çekeceği bir yıl olarak öngörmüştü. Gerçekten de telekomünikasyon firmalarının “proof of concept” aşamasının ardından artık OpenStack, Open Platform for NFV gibi açık kaynağa geçtiğine tanık oluyoruz.
2017’de yapılan bir araştırmada (https://www.openstack.org/telecoms-and-nfv/), telekomünikasyon hizmet sağlayıcılarının yüzde 84’ünün OpenStack’i şirket başarısının anahtarı olarak gördükleri bulundu; üçte birinden fazlası ise OpenStack’in NFY projelerinin temelini oluşturduğuna inanıyordu. NFV bu yıl da hep ön planda kaldı.
Önümüzdeki günlerde açık kaynak teknolojileriyle desteklenen 5G’nin, yani beşinci nesil kablosuz genişbant teknolojisinin son kullanıcıların da faydalanacağı yaygın bir teknoloji haline geldiğine tanık olacağız.
Konteyner tabanlı uygulamaların ve mikroservis mimarileri, NFV uygulamalarının merkezine yerleşecek. Yapay Zeka ve öğrenen makineler telekomünikasyon sektöründe ön planda rol alacak. Halihazırda bu teknolojiler kendi kendini yöneten ağlarda hizmet veriyor ve ben bunun daha da evrileceğine inanıyorum. NFV, sanallaştırılan ağlar ve Nesnelerin İnterneti ile birlikte siber güvenlik her zamanki gibi telkoların en büyük önceliklerden biri olacak.
Gerek telekom sektöründe gerekse tüm diğer sektörlerde açık kaynak, hem bir inovasyon makinesi olarak hem de teşvik ettiği işbirliği kültürüyle hızla yayılmayı sürdürmektedir. Bu yolculukta çözüm ortaklarıyla birlikte yürümek esastır. Kurumlar, kendi gündemlerindeki hedeflerini kotarmaları için gereken kaynaklara odaklanmalarını sağlayacak stratejik ilişkileri tercih ederler. Açık kaynağa katılıp, açık teknolojileri kullanarak yapısal bir model kurarlarsa, personelinin de üzerinden büyük bir yük alabilirler ve onların odaklanması gereken asıl işleriyle ilgili en büyük değeri yaratacak şekilde çalışmalarını sağlayabilirler.
Bizler şirketlerin tüm toplumun çıkarına hizmet edecek şekilde çalışan ve araç sağlayıcıları, uygulama sağlayıcıları ve entegratörleri içine alan bir ekosistemle çalışmasının en iyi çözüm olduğunu ısrarla savunuyoruz çünkü ancak bu şekilde yarının nesilleri için inovasyonlar yapılmasını sağlayabiliriz. Red Hat ürün