Türk Şirketleri İçin En Zorlu Hedef Bakış Açısını Değiştirip Potansiyeli Uygulanır Kılabilmek
“Türkiye’de teknoloji üretilir mi? Üretilirse yurtdışına satılabilir mi?” gibi sorular uzun süredir tartışılıyor. Dünyadan örnekler veriliyor, başarılı hikayeler paylaşılıyor. Oysa Türkiye’de, fiziksel ve zihinsel sınırları çoktan aşıp, farklı coğrafyalara ulaşabilen teknoloji şirketleri var. Proline da bunlardan biri. Kendi Ar-Ge merkezinde ürün ve çözümlerini tasarlayan Proline Bilişim, geçirdiği dönüşümün ardından başta kent güvenlik yönetim sistemi çözümleri olmak üzere büyük veri ve sosyal medya analizinden iş zekâsına, coğrafi bilgi sistemlerinden biyometrik kimlik doğrulamasına kadar oldukça geniş bir portföyü Türkiye’nin yanı sıra Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasına pazarlıyor, satıyor ve bu pazarlarda uygulamalar gerçekleştiriyor. Proline Bilişim İcra Kurulu Başkanı Mehmet Doğanyiğit ile Proline’ın dününü, bugününü ve hedeflerini konuştuk.
Şirketinizi Ar-Ge ve entegrasyon kabiliyetine sahip bir Türk teknoloji şirketi olarak tanımlıyorsunuz. Bu tanımı biraz açabilir misiniz?
Elbette. Bu aslında Türkiye’de faaliyet gösteren bir bilişim şirketi olmaktan, Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı coğrafyanın tümüne ürün ve hizmet götürebilecek bir Türk teknoloji şirketine dönüşme öykümüzün de bir özeti niteliğindedir. Köklü bir şirket olarak sistem entegratörü kimliğimizle başarılı projelerin içerisinde yer almaktan dolayı mutluyuz. Fakat bununla birlikte Türkiye’nin, genç nüfusu, yüksek ekonomik potansiyeli, kaliteli insan kaynağı ve olanaklarıyla, bulunduğu coğrafyaya örnek olma ve liderlik etme ilkesine de inanıyoruz. Bunun için Türkiye’deki şirketlerin ve özellikle de teknoloji şirketlerinin “tempolu bir şekilde koşmaları” gerekiyor.
Türkiye son derece yüksek bir potansiyele sahip olduğu teknoloji alanında teknoloji tasarlayan, üreten, pazarlayan, dağıtan ve uygulayan bir ülke olmalı. Ne kadar yatırım yaparsanız yapın, finans kaynaklarınızı ne kadar konsolide ederseniz edin, sizin için asıl zor olan bu bakış açısının tüm kurumlar tarafından benimsenmesini sağlayabilmektir. Proline olarak bu alanda öncü ve örnek olmaya çalışıyoruz. Entegratör kimliğimizin yanına Ar-Ge kabiliyetini eklememizin; kendi tasarladığımız ürünleri yurtdışındaki ülkelere satabilen ve bunların uygulamasını da aynı hassasiyetle gerçekleştirebilen bir şirket olma hedefini benimsememizin sebebi de tam olarak bu. Nihayetinde bu hedeflerimize ulaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Artık Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da faaliyet gösteren bir Türk teknoloji şirketiyiz.
Bu alanda atmış olduğunuz adımları öğrenebilir miyiz?
En önemli adım bir Ar-Ge merkezi haline gelmekti. Yaptığımız çalışmalar sonucunda İstanbul Genel Merkezimiz, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge Merkezi olarak tescil edildi. Bu Ar-Ge merkezinde kendi ürünlerimizi geliştirmeye başladık. Kendi geliştirdiğimiz kent güvenlik yönetim sistemi çözümleri, akıllı yazılımlar, coğrafi bilgi sistemleri, sosyal medya analiz yazılımları, biyometrik ürünler (parmak izi, parmak damar izi, avuç izi, avuç damar izi, yüz tanıma, vb.) ve uygulama çözümlerimizden oluşan, yüksek bilgi ve tecrübe birikimi gerektiren bir ürün portföyüyle müşterilerimize ulaşır hale geldik.
Ürün ve çözüm ailemizi “Akıllı ve Güvenli Şehir”, “Akıllı Platformlar”, “Akıllı Devlet” ve “Akıllı Toplum” konseptleri altında topladık. Akıllı ve güvenli şehirlerin en önemli unsurlarından biri olan biyometri kavramı da yapılan uygulamalar ve geliştirilen teknolojiler ile hayatımızda daha fazla yer almaya başladı. Biz de Türkiye’nin dört bir yanında uyguladığımız MOBESE ve diğer kent güvenlik yönetim sistemi çözümlerimize biyometri ürün ailesini ekledik. T.C. elektronik pasaport projesini (e-Pasaport) hayata geçirip, Bolu’da gerçekleştirilen yeni nesil elektronik kimlik kartı pilot projesinde yer aldıktan sonra bu alandaki tecrübemizi biyometri alanındaki yeniliklerle daha da üst seviyelere çıkardık. Geliştirdiğimiz BioPOS parmak damar izi analiz cihazı, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi kapsamında kullanılıyor. ICT Summit 2014 etkinliğinde Design Awards yarışmasında BioPOS cihazımız tasarım ödülü aldı. Tüm bu ürün ve uygulama becerilerimizle yurtdışındaki ihalelere girmeye başladık ve 2022 Dünya Kupası’nın düzenleneceği ve bu sebeple önemli kent güvenlik yatırımlarına imza atan Katar’ın kent güvenlik yönetim sistemlerinin sağlayıcısı olduk. Halihazırda Suudi Arabistan’da da önemli bir projenin ihale sürecinde son safhaya kalmış bulunuyoruz.
Bundan sonra atacağınız adımlar nelerdir?
Hedefimizde emin adımlarla ilerliyoruz. Önceleri Katar ofisimiz aracılığıyla Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgelerindeki projelerimizin koordinasyonunu yürütüyorduk. Kısa bir süre önce Pakistan’da da bir ofisimizi faaliyete geçirdik. Bu ofisle amacımız çözüm sunma alanımızı daha da genişletmektir. Türkiye’nin e-dönüşümüne katkı sağlayabilecek yeni projeler tasarlamayı sürdüreceğiz. Güvenlikten biyometrik kimlik doğrulamasına, büyük veri ve sosyal medya analizinden coğrafi bilgi sistemleri çözümlerine kadar bilişimin özellikle yüksek bilgi ve tecrübe birikimi gerektiren alanlarında etkinliğimizi artırarak sürdürebilmeyi planlıyoruz.