Son yıllarda ne reye bakarsanız bakalım karşımıza Internet of Things (IoT) ve Big Data (Büyük Veri) kavramları çıkıyor. Bu kavramların işimize ve hayatımıza katacakları konusunda her kafadan bir ses çıksa da asıl olan yaşamımızı kolaylaştıracak teknolojilere adaptasyonun hızlandırılması.
IoT hakkında herkesin bir görüşü olsa da bu kavramı tam olarak anlamak basit bir şey değil. Şimdilerde IoT uygulamalarını genellikle akıllı ev sistemlerinde görüyoruz. Fakat IoT’nin geleceği için düşündüklerimiz; evden çıktığımızda aracın otomatik olarak kapının önüne gelmesi, perakende sektöründe farklı ve tüketiciye hız kazandıracak çözümler, bir çok yapının kullanıcıya hissettirilmeden çalışması ve sadece sonucun yansıtılması gibi örneklerle açıklanabilir.
McKinsey’in araştırmasına göre 2025’teki potansiyel değeri 3.9 ile 11.1 trilyon USD arasında olacak bir teknolojilerden bahsediyoruz. Dev şirketlerin fazlasıyla yatırımlar yaptığı ve kullanılacak standartların belirlendiği çok büyük bir pazar yaratacak teknolojinin yalnızca akıllı ev sistemlerinden oluşacağını düşünmek doğru değil.
Geçtiğimiz günlerde nesnelerin interneti (IoT) alanında yapılan global yenilik ve yatırımların incelendiği geleneksel “IoT Barometer Report” araştırmasının 4’üncüsünü yayınladı. Circle Research tarafından nisan ve mayıs aylarında bin 100’e yakın şirketle yapılan araştırmaya dahil edilen ülkeler arasında Türkiye’de yer alıyordu. Araştırmaya katılan diğer ülkeler Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Almanya, Hindistan, İrlanda, İtalya, Japonya, Hollanda, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve ABD olarak sıralandı.
Yeni Sanayi Devrimi
IoT Barometer araştırmasına katılan şirketlerin dörtte üçü, IoT’yi insanların iş ve özel yaşamlarını değiştirecek yeni bir sanayi devrimi olarak nitelendirdi. Şirketlerin yüzde 76’sı, IoT teknolojilerinden yararlanmanın kurumlarının gelecekteki başarısı açısından kritik önem taşıdığına inandığını belirtirken, söz konusu şirketlerin neredeyse yarısı gelecek 2 yılda milyonlarca cihaz ve sürece bağlantılı şebeke zekasını dahil etmeyi planladıklarını bildirdi.
Araştırmada, 2016’nın IoT teknolojilerinin temel iş süreçlerinin bir parçası haline geldiği yıl olacağı sonucuna varıldı. Şirketlerin yüzde 63’ünde nesnelerin interneti yatırımının geri dönüşü yüksek oldu. Araştırmaya göre, nesnelerin interneti alanında yatırım yapan şirketlerin yüzde 89’u son 12 ayda bütçelerini yükseltti. Nesnelerin interneti teknolojilerine yatırım yapanların yüzde 63’ü bu yatırımdan ciddi biçimde geri dönüş sağladı. 2015’teki raporda bu oran yüzde 59 olarak gerçekleşmişti.
Nesnelerin internetine yapılan yatırımlar, ortalama BT bütçelerinin yüzde 24’ünü oluşturarak bulut bilişim ya da veri analizi yatırımları ile eşit seviyede gerçekleşti. Araştırmada, nesnelerin interneti teknolojilerinin gittikçe daha fazla sayıda şirkette temel iş aksiyonlarının merkezinde yer aldığı belirtildi. Araştırmaya katılan şirketlerin yüzde 48’i büyük ölçekli kurumsal dönüşüm için nesnelerin interneti teknolojilerinden yararlanıyor. Bu oran, Asya Pasifik bölgesinde yüzde 61’i buluyor.
Araştırmaya katılan tüketici elektroniği şirketlerinin yüzde 52’si nesnelerin interneti teknolojilerini bağlantılı evlere yönelik yeni nesil uygulamaların temel bileşeni olarak kullanıyor. Şirketlerin yüzde 46’sı gelecek 2 yılda nesnelerin interneti teknolojilerine dayalı yeni ürün ve servisler geliştirmeyi planladıklarını bildirdi.10 Yılda 19 trilyon Dolarlık Bir Ekonomi Oluşacak
Nesnelerin internetinin iş dünyası için önemli fırsatları beraberinde getiriyor. Bu teknolojinin gelişimiyle her sektörde geleneksel iş yapış şekli ve süreçlerinin kökten değişecek. Nesnelerin interneti, çok yakın bir gelecekte hem bireyler hem şirketler hem de nesnelerin saniyede 1 gigabit’lik yaygın genişbant bağlantı hızından faydalanabileceği ‘gigabit toplumu’nun da temelini oluşturacak. Gigabit toplumuna dönüşümün, adil ve sürdürülebilir eğitim, çalışma ve yaşam için büyük bir fırsat olduğuna inanılıyor. Diğer yandan, nesnelerin interneti, tüm dünyada 10 yılda 19 trilyon dolarlık bir ekonomiye hayat verecek. Bağlantı ekonomisi, bu sürede dünyanın Gayri Safi Milli Hasılası’nı tam iki katına çıkarabilecek potansiyele sahip.
Nesnelerin internetinin Türkiye’de de özel sektörde yaklaşık 170 milyar dolar, kamu sektöründe ise 23 milyar dolar değer yaratması bekleniyor. Kamu kuruluşları, sanayi, internet bağlantılı araçlar, sağlık hizmetleri ve tüketici ürünlerinin nesnelerin interneti yatırımlarında öncelikli alanlar olacak.
IoT ile Evler ve Ofisler Daha da Akıllanacak
Küresel nesnelerin interneti akıllı ev ve ofis araştırması, katılımcıların belirli bir kazanç karşılığında kişisel verilerinin paylaşılmasına razı olduklarını gösteriyor.
Yapılan küresel tüketici araştırmasına göre, katılımcıların önemli bir kısmı (% 61) akıllı evlerden toplanan kişisel verilerin para karşılığında şirketlerle paylaşılabileceğini, % 70’i de cihaz kullanımı hakkındaki verilerin karşılığı olarak şirketlerin müşterilere kuponlar ve indirimler vermesini kabul ediyorlar. Araştırma, ayrıca, katılımcıların % 77’sinin, akıllı evlerin 2025’te bugün akıllı telefonlarda olduğu gibi yaygınlaşacağına inandığını, ancak % 66’sının da siber suçlular tarafından hacklenmek konusunda çok kaygılı olduklarını ortaya çıkardı.
“Nesnelerin Interneti (IoT) ve Akıllı Ev ve Ofis” araştırmasına Avustralya, Brezilya, Kanada, Fransa, Almanya, Hindistan, Meksika, İngiltere ve ABD’den 9,000 kişi katıldı.
Akıllı ev ve ofisler, tüketicilerin günlük yaşamlarını iyileştirme kapasitesine sahipler. Araştırma, şahısların para karşılığı verilerinin paylaşımına razı olduklarını gösteriyor, ancak siber tehditler konusundaki kaygıları da anlaşılabilir. Güvenlik, Nesnelerin Interneti’nin temelini oluşturuyor ve güvenlik tam olarak sağlandığında IoT’nin yaygınlaşması mümkün olabilir.
Araştırmaya katılanlar genel olarak akıllı evlerdeki potansiyel güvenlik tehditleri konusunda endişeliler. Katılımcıların % 92’si kişisel verilerinin siber suçlular tarafından hacklenebileceği yönünde endişelerini ifade ediyorlar. Bununla birlikte, yenilikçi güvenliğin bir yansıması olarak katılımcıların çoğu (% 89) bütün akıllı cihazların güvenliğinin tek bir entegre güvenlik paketiyle sağlanması yolunu daha çok tercih edeceklerini belirtiyorlar.
Tüketiciler, şifre gibi mevcut güvenlik yöntemleri konusunda tereddütlüler. Katılımcıların %75’i akıllı evleri yönetmek için gereken şifre sayısı konusunda endişeliler. Bununla birlikte biyometri, akıllı evlere erişim için bir alternatif olarak öne çıkacak gibi gözükmekte. Biyometrik güvenlik türlerinden birini seçmeleri istendiğinde, %54’ü parmak izini seçerken, %46’sı ses tanımayı ve % 42’si göz taramayı tercih ettiğini belirtiyor.
Ayrıca Araştırmanın Önemli Bulguları Arasında Şunlar da Var
Y kuşağı, akıllı ev cihazlarında davranışsal verileri para, indirim ve kupon karşılığında paylaşma konusunda en rahat kesim (% 72’si para için, % 44’ü indirim için, % 29’u ise kupon için kabul ediyor). Tüketicilerin % 75’i akıllı evde yaşamaktan kişisel fayda bekliyor.
Tüketiciler tarafından en çok düşünülen akıllı cihazlar, akıllı aydınlatma (% 73), akıllı mutfak cihazları (% 62) ve akıllı termometre veya su ısıtma sistemleri (% 60). Katılımcıların yarıdan fazlası, akıllı bir evde, gaz ve elektrik faturalarının (% 57) ve ısıtma ve soğutma faturalarının (% 55) düşmesini bekliyor.
Araştırma Metodolojisi
“Nesnelerin Interneti Akıllı Ev ve Ofis” araştırması, teknoloji sektöründe bağımsız bir pazar araştırma uzmanı olan Vanson Bourne tarafından 2015 Temmuz’unda gerçekleştirildi. Toplam 9,000 tüketici ile görüşüldü. Bunların arasında ABD’den 2,500, İngiltere’den 1,000, Fransa’dan 1,000, Almanya’dan 1,000, Brezilya’dan 1,000, Hindistan’dan 1,000, Kanada’dan 500, Meksika’dan 500 ve Avustralya’dan 500 kişi var.
IOT, Dijital Dönüşüm ile Hayatımızı Değiştirecek
Geçtiğimiz günlerde duyurulan yeni araştırmaya göre, işletmelerin %78’i, dijital girişimler şimdi ya da gelecekte kurumlarına karşı bir tehdit oluşturacağına inanıyor. Bu durum yenilikçi şirketleri ileriye itiyor, yenilikçi olmayanlarınsa batışını hızlandırıyor. Tüm dünyadan ankete katılan işletmelerin neredeyse yarısı (%45), dijital olarak doğmuş yeni şirketlerin getirdiği rekabetten dolayı önümüzdeki üç ila beş yıl içinde işletmelerinin modası geçmiş durumuna düşmesinden korkuyor.
Hatta bazı şirketler, değişimin hızından fena halde yara alabileceklerini hissediyor. İş dünyası liderlerinin yarısından fazlası (%52) ise dijital teknolojilerin ve Nesnelerin İnternetinin bir sonucu olarak geçtiğimiz üç yıl içinde sektörlerinde önemli bir yıkım yaşarken, dünya genelinde işletmelerin %48’i üç yıl içinde sektörlerinin nasıl şekilleneceğini bilmiyor.
Anket sonuçları, 16 ülke ve 12 sektör genelinde orta ile büyük ölçekli kurumlardan 4000 liderle Vanson Bourne’nin (VB) yaptığı çalışma sonunda ortaya çıktı.
Şu ana kadar dördüncü sanayi devrimi de öncekiler gibi acımasız olacağını açıkça gösterdi. Şirketler ayak uyduramazlarsa geride kalacaklar veya daha kötüsü olacak. ‘Yarına erteleme’ yaklaşımı, kesinlikle işe yaramayacak.
Düzensiz İlerleme ya da Dijital Kriz Yolda mı?
En azından şu söylenebilir ki ilerleme, düzensiz oldu. Bazı şirketler, dijital dönüşümlerine zar zor başladı. Çoğu şirket dağınık bir yaklaşım benimsedi. Sadece ufak bir azınlık, dijital dönüşümlerini tamamladı. Ankete katılan her üç işletmeden sadece biri, kritik dijital işletme gereklerini iyi bir şekilde yerine getiriyor. Çoğu işletmenin sadece bir kısmı, dijital olarak düşünür ve hareket ederken büyük çoğunluk (%73), dijital dönüşümün kurum genelinde daha yaygın olabileceğini kabul ediyor.
On şirketten yaklaşık altısı, daha iyi güvenlik, hizmet ve bilgiye 7/24 daha hızlı erişim gibi müşterilerin başlıca taleplerini karşılayamıyor. Yaklaşık üçte ikisi (%64), alınan istihbaratlara zamanında tepki veremediklerini itiraf ediyor.
İşletmelerin yapamadıklarını ifade ettikleri konular dijital çağda başarı için şart. Bu kadar yoğun bir yarışın olduğu bir piyasada bunları başaramamak, dijital bir krizin başlangıcını tetikleyebilir.
Araştırma sonucunda ortaya çıkan Dijital Dönüşüm Endeksi, araştırmayı tamamlıyor ve şirketleri anket katılımcılarının firmalarının dijital dönüşüm performansı hakkındaki görüşlerine dayalı olarak derecelendiriyor. Karşılaştırmaya göre işletmelerin sadece %5’i kendilerini Dijital Liderler grubuna koyarken, neredeyse yarısı geride kalıyor.
Dijital Liderler: %5 – Dijital dönüşüm, çeşitli biçimlerde işletmenin DNA’sına işlemiştir. Dijitali Öncelikle Benimseyenler: %14 – Uygulamada oturmuş bir dijital planları, yatırımları ve yenilikleri vardır. Dijitali Değerlendirenler: %34 – Dikkatli ve adım adım dijital dönüşümü benimserler, gelecek için plan ve yatırım yaparlar. Dijitali Takip Edenler: %32 – Çok az dijital yatırımları vardır, çekinerek gelecek için plan yapmaya başlamışlardır. Dijitalde Geride Kalanlar: %15 – Uygulamada dijital bir planları yoktur, sınırlı teşebbüsleri ve yatırımları vardır.
Dijital Kurtarma Planı
Ağır yıkım riskini göz önünde bulunduran işletmeler, bir çare aramaya başlıyor. Dijital dönüşümlerini ilerletmek için:
%73’ü, işletmeleri için merkezi bir teknoloji stratejisine öncelik vermeleri gerektiğini kabul ediyor. %66’sı, BT altyapısına ve dijital beceri liderliğine yatırım yapmayı planlıyor. %72’si yazılım geliştirme becerilerini genişletiyor.
Katılımcıların öncelik sırasına göre önümüzdeki üç yıl içinde en çok planlanan BT yatırımları şöyle: Yakınsanmış Altyapı, Ultra yüksek performanslı teknolojiler (Örneğin, Flash), Analitik, büyük veri ve veri işleme (Örneğin, Veri Gölleri), Nesneler İnterneti teknolojileri.
Bunlara ek olarak katılımcıların dörtte biri ile üçte biri arası, tam bir dijital kâr (%36) elde ettiğini açıkladı. İşletmelerin yüzde 35’i açık bir inovasyon modeli benimsemek üzere yeni girişimler ile ortaklık kurduğunu belirtti. Ayrıca işletmelerin yüzde 28’i, kurumun bir bölümünü ayırarak yeni bir şirket kurmuş veya ihtiyaç duydukları becerileri ve yeniliği birleşme veya satınalma yoluyla etme niyetinde. Sadece %17’si başarıyı başvurdukları patent sayısına göre ölçüyor ve neredeyse yarısı (%46) dijital hedefleri tüm departman ve personel hedeflerine entegre ediyor.
Yakın gelecekte neredeyse her işletmenin temelinde yazılım geliştirme uzmanlığı olacak. Bu şirketlerin çoğu, tamamen yeni olacakken diğerleri yani 20 yıldır tek bir satır bile kod yazmayanlar, treni kaçırmış olacak. İşletmeler 1000 kata daha fazla kullanıcıyı ve 1000 kat daha fazla veriyi yönetmekle mücadele ederken yeni dijital ürünler ve hizmetler de BT altyapısının dönüşümüne yol gösterecek.
Otomotiv sektöründe Nesnelerin İnterneti (IoT)
İnternet bağlantılı araçlar, Nesnelerin İnterneti (IoT) teknolojisinin bilinen en belirgin örneği. Araçlarda yazılımlar artarak kullanılırken, otomotiv endüstrisinde gerçek IoT gelişimi ise perde arkasında: otomobil üreticileri ve yazılım geliştiricilerinin ikisi de sürücü koltuğuna talip.
Araçlarımız yıllardır internet ile bağlantılı, öyle ki bu günümüzde rutin gibi görünüyor. Artık araçlarımız akıllı telefonlarımızla sorunsuz bir şekilde bağlantı kurabiliyor, gerçek zamanlı trafik uyarılarını görebiliyor, Spotify müzik listemizi çalabiliyor ve tek tuşla acil yol yardımına bağlanabiliyor. Aslında, otomobil üreticileri internetin ilk günlerinden itibaren araçları bilgi akışına bağlamaya başladılar. Sürücüleri ve teknolojiyi birbirine bağlama söz konusu olduğunda otomotiv endüstrisi diğer bütün sektörlerden daha uzun ve zengin bir geçmiş performansa sahip.
Sizi Eve Kim Götürecek?
Nesnelerin İnterneti köklü değişimi mümkün kılıyor ve otomotiv sektörünün de çok hızlı değiştiği tartışmasız bir gerçek. IoT teknolojileri endüstrinin takip edeceği yol haritasını çizecek ve internet bağlantılı araçlar geleceğin yollarında ve ekonomisinde büyük rol oynayacak. Otomobil üreticileri ve yazılım geliştiricileri arasındaki güç mücadelesi, endüstri kendini yeniden icat ederken süregelen dönüşümün bir belirtisi niteliği taşıyor.
Ürünler çağından hizmetler ve deneyimler çağına, donanımdan yazılıma, fonksiyonellikten değer yaratmanın ana hedefi olan bilgiye ve endüstri silolarından birbirleriyle bağlantılı ekosistemlere ve değer döngülerine doğru ilerlemekteyiz. Otomobil üreticilerinin kendilerini sürekli genişleyen bir oyuncu ekosistemi içinde ilerlerken bulmaları sürpriz değil. Bu oyuncuların hepsi sürekli değer yaratmaya çalışıyor ve bilginin birikimini ve analizini kontrol edenler, yani yazılım sağlayıcıları, giderek güçleniyor. Otomobil üreticileri değişen endüstrideki yerlerini gözden geçirirken, kendi konumlarını güçlendirmek için çeşitli yaklaşımları değerlendirebilirler:
Şirketin ekosistemde oynayacağı role ilişkin bir vizyona karar verin; bunun eski tarz düşüncelerin ve şirketin üzerindeki dönüştürücü etkilerini anlayıp kabul edin. Değerin nerede ortaya çıkarılabileceğini daha iyi anlamak için sunulan her bir hizmet için verinin nereden kaynaklandığını ve kime ait olduğunu net bir şekilde haritalayın.
Müşterilerle tüm yaşam döngüleri boyunca iletişim halinde olmak için, sadece internet bağlantılı araçlar biriminde değil, tüm organizasyonda daha hizmet odaklı bir yaklaşıma geçmek için bir yol haritası geliştirin. İçeride inşa edilebilecek veya dışarıdan kazanılabilecek yeni yetkinliklere açık olun. Araç içi yazılım platformu geliştirilmesine daha fazla dâhil olmak ve üstlenmek için fırsatları kovalayın.
Geliştirme süreçlerini ve yazılım tabanlı özelliklerin lansmanını ve güncellenmesini daha yakından entegre etmek için teknoloji sağlayıcılarıyla iç içe çalışıp üretim/yaşam döngüsündeki zorluklara cevap verme yollarını değerlendirin. Yeni ortaya çıkan akıllı cihaz üreticilerini içeren ekosistemdeki kilit oyuncuları tespit edip stratejik ortaklıklar geliştirin. Değer zinciri boyunca çalışarak bağlantılı teknolojiler vasıtasıyla daha bütünsel bir marka deneyimi yaratın.
Nesnelerin İnterneti Dünyasında Güvenli Yaşam Mümkün
Artan iş ihtiyaçlarını karşılamak için her gün daha fazla “nesne” internete bağlanıyor. Tahminlere göre 2020 yılında 50 milyar nesne internete bağlı olacak ki, bu rakam dünya nüfusunun 7 katı. Ancak nesnelerin interneti sistemlerinin yaygın şekilde uygulanması ‘yetersiz güvenlik’ endişelerini de beraberinde getiriyor. Öyle ki, bunun sonuçları hacker’lar tarafından ele geçirilen şehirler, sistemler, bireyler dahi olabilir. Var olan BT güvenlik mimarilerinin nesnelerin internet sistemlerine uygulanması yeterli olmayacak. Bu dünya yeni ve entegre güvenlik yaklaşımları gerektiriyor.
En Büyük Risk Şehir Sistemleri
Her şeyin firewall’lar içinde olduğu ve erişim kontrol cihazları ile korunan günümüz ağlarının aksine, nesnelerin interneti arenasında birçok nesne korunmasız ve tehdide açık alanda işlem yapmaya devam edecek. Bu cihazlar sonsuz miktarda hassas veri akışı üretiyor ve her bir cihaz hackerlar ve kötü niyetli yazılım üretenler tarafından potansiyel bir giriş noktası. Hacker’ların bu hassas ve değerli veriye erişmesi; üretim bantlarının, kamu kuruluşlarının ya da şehir sistemlerinin kontrolünü eline alması yaşanması muhtemel en büyük risk. Yine hastaların üzerinde bulunan medikal cihazlar, araçlar ve sensörler de bu tehditlerin hedefi olabilir. Bu durum, kurumsal ağların ötesinde farklı bir mücadele gerektiriyor.
Nesnelerin İnterneti ağlarında siber saldırıların hem fiziksel hem de ekonomik etkileri var. Hack’lenen ve kontrolü ele geçirilen ağlar dolayısıyla yaralanmalardan tedarik zincirinde kesintilere, kamu güvenliğini tehdit eden durumlardan üretim sisteminin durması ile oluşacak maddi kayıplara, marka imajının zedelenmesinden güven kaybına ve fikri mülkiyet varlıklarının çalınmasına kadar büyük zararlar görülebilir.
Sistemi Güvenli Hale Getirmek Şart
Nesnelerin internet sistemini güvenli bir hale getirmenin kendi içinde yeni zorlukları var. Örneğin güvenlik çözümünüzün yüz binlerce ya da milyonlarca uç noktayı korurken, maliyet avantajı sağlayacak şekilde ölçeklendirilmesi. birbirinden farklı ve erişimin zor olduğu noktalara yerleştirdiğiniz cihazların uzaktan korunması. Ve tek bir girişin güvenlik taraması, birbirine bağlı Nesnelerin İnterneti cihazlarının durmasını sağlayacağı için oluşacak maliyet gibi.
Güvenlikten sorumlu karar vericiler bu engellere odaklanırken Nesnelerin İnterneti ile gelecek çok önemli bir güvenlik avantajını da gözden kaçırmamalılar. Nesnelerin interneti cihazlardan ibaret değil, bu kavram cihazların oluşturduğu bir ağı temsil ediyor. Nesnelerin interneti ağlarının güvenliği bireysel güvenlik cihazlarından çok güvenlik cihazlarında oluşan bir ağ ile sağlanmalı. Bu ağ içindeki cihazlar birlikte çalışarak kapsamlı ve neredeyse gerçek zamanlı bir güvenlik istihbaratı sağlayabilir. Bu da kuruluşun tüm güvenlik duruşunu çok az insan müdahalesi gerektirecek şekilde güçlendirir. Birlikte çalışmayan güvenlik sistemlerinde vizibilite ve kontrol sınırlıdır. Belirli bir cihazda oluşacak riskte sistemin manuel olarak kapatılması çok uzun sürebilir. Sorunun çözümü, nesnelerin interneti ile etkinleşmiş güvenlik sistemlerinde saklı.
Kapsamlı bir Nesnelerin internet güvenlik çözümü, uygulamalar, kullanıcılar, protokoller ve anomaliler içinde görünürlük sağlamalı. Ayrıca, kritik sistemlerin saldırı anında bile çalışmaya devam etmesi öncelik olmalı, sektör ve devlet regülasyonları. İle uyum sağlanmalı, uygun maliyetle ölçeklendirilebilmeli, duruma göre. Farkındalığı artırmalı, tepkiyi hızlandırmalı ve BT ile operasyon teknolojileri süreçlerini birleştirmeli.
Endüstrinin önü açık ve fırsatlarla dolu. Vites artırmanın zamanı geldi.