Sophos’un desteğiyle gerçekleştirilen IDC araştırması, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu ve Afrika bölgesinde güvenlik çözümlerindeki karmaşanın entegre güvenlik ihtiyacını artırdığını ortaya koydu. Araştırmaya göre Türkiye güvenlik pazarı bölgenin en yüksek büyüme oranına imza atarak yıllık yüzde 11,3 büyümeyle 2020 yılında 229 milyon dolara ulaşacak.
Ağ ve uç nokta güvenliğinde dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer alan Sophos, Türkiye’yi de kapsayan MEA (Orta Doğu ve Afrika) bölgesine dair güvenlik eğilimlerinin yer aldığı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Sophos’un desteğiyle IDC tarafından gerçekleştirilen araştırma, entegre güvenlik çözümlerine olan ihtiyacın giderek artacağına işaret ediyor. Araştırmada Türkiye’ye dair çarpıcı veriler de yer alıyor.
Araştırmaya göre MEA bölgesinde güvenlik pazarının 2015 yılında 1,89 milyar dolar olan toplam büyüklüğünün yıldan yıla yüzde 9,3’lük artışla 2020 yılında 2,94 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bölgedeki şirketler birlikte çalıştıkları hizmet sağlayıcıların sayısını artırma konusunda istekli davranmasalar da, kullandıkları güvenlik çözümlerinin sayısını artırma eğilimi gösteriyor. Bu karmaşık yapının beraberinde getirdiği zorluklar, entegre güvenlik anlayışına olan ihtiyacın öne çıkmasına neden oluyor.
Kurumlar Güvenlik Çözümlerine Bütünsel Olarak Yaklaşmalı
Sophos Orta Doğu ve Afrika’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Harish Chib, bilgi sistemlerinin hizmet kalitesini ve sürekliliğini sağlayan güvenlik ürünlerinin bölgede önemli bir yatırım önceliğine sahip olduğunun altını çiziyor. Chib, “Güvenlik altyapısına yatırım yapan kurumlar, yatırımlarını planlarken organizasyonu uçtan uca kapsayacak gelişmiş güvenlik çözümlerine odaklanıyor. Bu noktada öncelikle yönetimi kolay ve organizasyonun sahip olduğu değerleri güvence altına alacak çözümler öne çıkıyor. Ardından mobil cihazların korunması ve buluta özgü güvenlik çözümleri gündeme geliyor. MEA bölgesinde özellikle mobil cihaz kullanımı dünya ortalamasının üzerinde. Bu da mobil cihazların ve içindekilerin güvenliğini çok daha önemli hale getiriyor” diyor.
Chib, özel ve genel bulut servislerinin iş hayatına daha fazla girmesiyle kurgulanacak güvenlik hizmetlerinin bulut hizmetleriyle uyumunun da büyük önem kazandığına dikkat çekiyor. “Gelen cevaplara baktığımızda, kurumların güvenlik çözümlerini hayata geçirirken bütünsel bir stratejiyle hareket etmediklerini net olarak görebiliyoruz” diyor Chib. “Siber saldırıların giderek daha karmaşık bir hal aldığı günümüzde, bölgeye yönelik tehditlerin sayısındaki ve niteliğindeki artışa bağlı olarak kurumlar daha akıllı ve basit güvenlik çözümlerinin arayışı içindeler. Entegre güvenlik anlayışı bu noktada büyük önem kazanıyor. Araştırmaya katılanların çoğu, özellikle de büyük şirketler ağ üzerindeki firewall uygulamasıyla uç nokta güvenlik çözümlerinin birlikte hareket etmesinin tehditlere dair öngörülerini güçlendireceği fikrini destekliyor. Senkronize güvenlik anlayışı, tehditlerle mücadelede önümüze yeni fırsatlar koyuyor.”
Karmaşanın En Büyük Nedeni Yapılandırma ve Yönetimden Kaynaklı
Araştırmaya göre güvenlik çözümlerinde karmaşanın en büyük sebebi yapılandırma ve yönetim aşamasındaki zorluklardan kaynaklanıyor. Türkiye’deki kurumlar bunun yanı sıra kullanılan ürün sayısı ve güvenlik poliçelerinin çokluğundan da şikayetçi.
MEA bölgesinde şirketlerin sadece yüzde 33’ü tek bir dağıtıcıyla çalıştığını belirtirken, bazı kurumlarda bu sayı 9’un üzerine çıkıyor. Kurumların kullandığı güvenlik çözümlerinin sayısı genelde 1-6 arasında değişirken, bazı örneklerde bu sayı 13 ve üzerinde. Dağılımdaki bu düzensizlik çoğu şirketin güvenliğe entegre bir bakış açısıyla yaklaşmadığına işaret ediyor. Diğer yandan çoğu şirket önümüzdeki 1-2 yıl içinde merkezi güvenlik yönetim konsoluna yatırım yapma planı içinde. Türkiye’de şirketlerin yüzde 43’ü iki yıl ve sonrasında bu yatırımı yapmayı planladıklarını söylüyor.