Red Hat, yaptığı araştırma sonucu şirketlerin hibrit buluta, yapay zekaya ve öğrenen makinelere öncelik verdiğini tespti etti.
Açık kaynak çözümlerinde dünya lideri Red Hat, Inc., dünya çapında 870’ten fazla müşterisinin teknoloji yolculuklarındaki konumuna ve hedeflerine dair önemli istatistikler sunan Red Hat Global Customer Tech Outlook araştırmasının altıncısını yayınladı.
Hibrit, bulut stratejilerini tanımlarken en sık kullanılan kelime oldu.
Müşterilere bulut stratejileri sorulduğunda en popüler cevap yüzde 31 ile hibrit bulut oldu. Hibrit bulutun tercih edilme sebepleri arasında genel veri güvenliği, maliyet avantajı ve veri entegrasyonu ilk sıralarda yer alıyor. Hibrit bulutun arkasından yüzde 21 ile özel bulut gelirken, yalnızca yüzde 4’lük bir kesim genel bulut stratejisini tercih ettiğini belirtiyor. Öte yandan şirketlerin yüzde 17’si bulut stratejisi oluştururken, yüzde 12’nin ise buluta dair bir planı bulunmuyor.
Dijital dönüşüm projeleri gelişmeye devam ediyor
2018’de yüzde 14’lük, bu yıl da yüzde 9’luk bir kesimi oluşturan dijital dönüşüm planı bulunmayan Red Hat müşterilerinden yeni bir teknoloji geliştirme ve onu uygulama aşamasına geçenlerin oranı 2018’de yüzde 31 iken, bu sene yüzde 50’ye yükseldi.
Dijital dönüşüm projelerinin arkasında yatan sebepler, cevaplayanların bağlı olduğu departmanlara göre farklılık gösteriyor. Sistem yöneticileri yüzde 20’nin öncelik verdiği sadeliği esas alırken, BT mimarları yüzde 19’la üçüncü sıraya yerleşen kullanıcı deneyimine ve inovasyona önem veriyor. Yöneticiler ise sayılan tüm noktalara öncelik veriyor. Geliştiricilerin öne çıkardığı inovasyon ise yüzde 22’yle dijital dönüşüm projelerinin yapılmasındaki en önemli sebep.
Karşılaşılan güçlükler arasında teknik becerilerin yeterli olmaması yer alıyor
Ankete katılan müşterilerin yüzde 11’i, “Kurumunuzun dijital dönüşümünde başarılı olmasını engelleyen güçlük nedir?” sorusu sorulduğunda gerekli becerilere ve yeteneklere sahip çalışanlar olmadığı cevabını veriyor. Yüzde 17 ise bu sorunun cevabının mevcut veya geleneksel BT altyapılarının teknik maliyetleri olduğunu, bir başka yüzde 11’lik kesim de yeterli otomasyonun bulunmadığını söylüyor.
Gerekli becerilerin eksikliği, yeni teknolojiler kullanılmaya başladıkça kendisini daha da fazla gösteriyor. Öte yandan konteyner kullanımı da artmaya devam ediyor. Cevaplayanların yüzde 62’si konteyner kullanımının çok az (yüzde 10’dan az) olduğunu ve aynı kesimin yüzde 20’si de önümüzdeki 24 ay içerisinde bu durumun devam edeceğini belirtiyor. Aynı süre zarfında iş yüklerinin yarısından fazlasını konteynerleştireceğini söyleyenlerin yüzdesinin de yaklaşık üçe katlanarak 28’e ulaşması bekleniyor.
Şirketler, teknik becerileri geliştirmenin önemini benimsemiş durumda. Katılımcılara BT dışı fon öncelikleri sorulduğunda, teknik beceri eğitimleri (yüzde 16) ve dijital dönüşüm stratejisi (yüzde 16) en popüler iki cevap olarak öne çıkıyor.
Yapay zeka ve öğrenen makinelere öncelik veriliyor
Yapay zeka ve öğrenen makineler teknolojileri, gelişmekte olan teknoloji iş yüklerini uygulamak isteyen müşterilere çok yardımcı oluyor. Anketi cevaplayanların yüzde 30’u, eğer halihazırda kullanmıyorsa gelecek 12 ay içerisinde bu teknolojileri kullanacağını belirtiyor. Geçen sene bu soruya verilen ilk cevap blok zinciri olmuştu ve yapay zeka ve öğrenen makineler teknolojileri listenin ilk üç sırasında yer almamıştı.
Trend Micro Hibrit Bulut Güvenlik Sektörü’nde lider!
Öte yandan yapay zeka ve öğrenen makineler teknolojilerini benimserken birçok güçlüğü aşmak gerekiyor. Yapay zeka ve öğrenen makineler teknolojilerini benimserken karşılaşılan en büyük güçlükler nedir sorusuna yüzde 29, uyumluluğu ve karmaşıklığı yönetmek olarak cevap veriyor. Arkasından ise her biri yüzde 22 olmak üzere ilgili veriye erişmek, altyapıyı tedarik etmek ve modelleri performans için optimize etmek geliyor. İşin veri boyutu genellikle göz ardı ediliyor. İlgili veriyi elde etmek ve bu veriyi modeller için kullanılabilir bir çıktıya dönüştürmek için veriyi temizlemek veya dönüştürmek de bir yapay zeka projesinin en zor bölümlerinden birisi oluyor.
Teknolojiden çok daha fazlası dönüşüyor
Her geçen gün dijital dönüşüm projelerine başlayan şirket sayısı artıyor. Ancak bu şirketlerin küçük bir bölümü, işbirliğini ve şeffaflığı artıracak değişiklikler yapacak seviyeye gelebiliyor. Ankete katılanların yalnızca yüzde 5’i sürece son derece hakim liderler olarak tanımlarken, yüzde 29’u açık kurum kültürüne dönüşecek bir plan yapmadığını söylüyor.
Öte yandan kültür dönüşümünün başladığını veya devam ettiğini belirten yüzde 37’lik bir kesim, değişimin sinyallerini veriyor. Dahası, yüzde 55’lik kesim, geliştiriciler ve operasyon ekipleri arasında işbirliği oluşturmak için DevOps’un bir kültür dönüşümü gerektirdiğini düşünüyor. Böyle bir işbirliğinin kültür dönüşümü gerektirmediğini düşünenlerin oranı ise yüzde 16.
Bu ve bunun gibi anketlerde birçok müşterinin açıklığa önem verdiği görülüyor. Kurumsal bir yazılımda aranan özellikler arasında güvenlik/güvenilirlik ve müşteri desteği yer alıyor. Teknoloji sağlayıcısı olarak Red Hat’le çalışan müşterilerde de benzer bir trend bulunuyor. Ancak açık kaynağa olan bağlılık, müşterilerin Red Hat’le çalışmasının en popüler cevabı olarak ilk sırada yer alıyor. Red Hat’in açık kaynak yatırımları ve topluluktan güç alan inovasyonları da üst sıralarda bulunuyor.