Havacılık sektörü her geçen gün yeni teknolojilere imza atıyor. 1900’lü yılların pistonlu motorları yerini turboproplara/turbojetlere bırakırken, havacılıktaki baş döndürücü gelişmeler bununla bitmiyor. İsviçreli pilotların, güneş enerjisiyle çalışan uçaklarıyla yaptıkları dünya turu, geleceğin uçakları yakıt kullanmayacağının sinyalini şimdiden veriyor.
Havacılık sektörü baş döndüren bir hızla gelişmeye devam ediyor. Milyar dolarların havada uçtuğu gökyüzündeki büyük rekabet, firmaları yeniliklere itiyor. Maliyetleri düşürmek için yapılan yatırımlar sonucu ortaya son teknoloji uçaklar çıkıyor. İsviçreli pilotların güneş enerjisiyle çalışan uçaklarıyla yaptıkları dünya turunun, sektördeki yankıları hala sürüyor. Bu tasarımdan yola çıkarak günümüz uçakları zamanla yerlerini güneş enerjisi ile çalışan uçaklara bırakacağa benziyor.
Pek çok kişinin ‘havadan ağır cisimlerin uçmaları imkansızdır’ dediği 1900’lü yıllardan bu yana, havacılık sektöründe baş döndürücü gelişmelerin yaşandığını dile getiren Beykoz Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Güray Tezer, “İlk insanlı uçuş 1903 yılında Wright Kardeşler tarafından, 12 saniye 37 metre olarak gerçekleştirildi. Daha sonraları pek çok yenilik birbiri ardına geldi. Önceleri pistonlu motorlar kullanan uçaklar, sonraları turbojet, turbofan, turboprop motorları kullanmaya başladı. Uçak gövdeleri eskiden metal alaşımlardan yapılırken, günümüzde çok daha hafif ve dayanıklı kompozit malzemeden üretiliyor” dedi. Kanat uçlarına winglet (kıvrık kanat ucu) eklenmesi gibi küçük buluşların bile ciddi yakıt tasarrufu sağladığını belirten Güray Tezer, “Her gün devreye alınan yeni bir uygulama ile uçaklar daha az yakıt ve maliyetle daha çevreci araçlar haline gelmeye başladı” açıklamasını yaptı.
Arabaları fişe taktık, sırada uçaklar var
Yoğun rekabet içerisinde olan firmaların Ar-Ge çalışmalarına kilitlendiğini vurgulayan Tezer, gelecekte havacılık sektörünün büyük oranda temiz enerjiye yöneleceğini söyledi. İsviçreli pilotların sadece güneş enerjisiyle çalışan Solar Impulse-2 adlı uçaklarıyla 42 bin kilometre yol kat ettiklerini hatırlatan Tezer, bu tip gelişmelerin geleceğe yansımalarının merakla beklendiğini belirtti. Günümüzde elektrikli trenlere, otomobillere ve otobüslere ek olarak elektrikli uçaklarla denemeler yapıldığını da kaydeden Tezer, Amerika’da Chris Parker (CPR Fabrication) tarafından tasarlanan ve şu ana kadar uçaklarda kullanılan en güçlü elektrik motorunu taşıyan Long-EZ’in uçuş sırasında saatte 334 kilometre hıza ulaştığını hatırlattı. Tezer ayrıca, gelecekte güneş enerjisi kullanan, hiçbir gürültü ve hava kirliliği yaratmayan bu tip uçakların insanların günlük hayatında yerini alacağının altını çizdi.
Türkiye’de havacılık atağa kalktı
Türkiye’de havacılığın 1922 yılında Kurtuluş Savaşı’nın bittiği günlerde Vecihi Hürkuş’un uçak yapım çabalarıyla başladığını hatırlatan Tezer, Kayseri Uçak Fabrikası, Nuri Demirağ ve Türk Hava Kurumu’nun uçak fabrikalarıyla devam ettiğini aktardı. Türkiye’deki sivil havacılık sektörünün teknolojik gelişiminin memnuniyet verici olduğunu söyleyen Tezer, şöyle devam etti: “Türkiye havacılıkta atağa kalktı. 1930’lar, 1940’lar ve 1950’ler de yüzlerce uçak yapıldı. Bugün Türkiye’de TAI Uçak Fabrikası’nda ve TEI Uçak Motor Fabrikası’nda; uçak, motor montajı ve uçak parçaları ile Airbus ve Boeing uçaklarının belirli kompozit malzemeleri yapılmakta. Bunlara ilave olarak dünyada 3-5 ülkenin yapımını başardığı, özellikle askeri alanda çok önemli kabul edilen İnsansız Hava Araçları (İHA), saldırı helikopterleri ve eğitim uçaklarını geliştirerek seri üretim aşamasına gelinmiştir. Bundan sonra da çalışmalar kesintisiz devam etmeli ve teknolojik atılımlar için çaba sarf edilmeli.”