Global ölçekte kurumsal firmaların mimari ve iç mimari projelerinde fark yaratan çözümlere imza atan OSO Mimarlık, “Endüstri 4.0” kavramı ile günlük hayatımızı ve alışkanlıklarımızı dönüştüren teknolojik gelişmelerin iş modellerine ve geleceğin ofisleri için olan etkilerini analiz ediyor.
Mimari ve teknoloji arasında kurduğu entegrasyonla biçimlenen nitelikli ofis tasarımlarına imza atan Mimar Okan Bayık, İç Mimar Serhan Bayık ve İnşaat Mühendisi Ozan Bayık öncülüğündeki OSO Mimarlık, üretim ve yaşam biçimlerinde devrimsel değişikliklere imza atan “Endüstri 4.0”ın ofis mekanlarındaki yansımalarını ve çalışma biçimlerimize yakın gelecekte katacağı yenilikleri analiz ediyor.
“Endüstri 4.0”ın altını dolduran yapay zeka, nesnelerin interneti, artırılmış gerçeklik, 5G Teknolojileri, nanoteknoloji, 3D yazıcılar, dronlar gibi geniş çapta gelişen teknolojilerin hayatımızın her alanına girmesiyle, iş dünyasının ve çalışma alışkanlıklarının bambaşka boyutlarda yeniden biçimleneceğini belirten OSO Mimarlık, ofislerin, sanayinin, endüstrinin ve operasyonel sahaların daha önce hiç karşılaşmadığı derecede uyarlama ve adaptasyon sürecine gireceğini vurguluyor ve yaşam biçimimizde köklü değişikliklere sebebiyet verecek derece etkili olacak teknolojik çağın iş modellerinin çeşitlenmesi paralelinde, ofis mekanlarının da bu gelişmeler doğrultusunda “sıklıkla değişebilirlik” yeteneğine sahip olacak şekilde evrilmesinin kaçınılmaz olacağını belirtiyor.
Hızlı değişimler gerektiren operasyonel hareket modellerinin mimari ölçekte iki şekilde somutlaşacağını öngören OSO Mimarlık kurucularına göre bunlardan birincisi, en basit haliyle günümüzde işlevsel olarak kullanıldığını belirttikleri video konferans görüşmeleri ile iş yürütülmesi… Yakın zaman içerisinde artırılmış gerçeklik ve hologram teknolojileriyle çok daha gerçekçi sanal katılımlarla görüşmelerin yapılacağını belirten kuruculara göre iş toplantılarında, el sıkışmanın haricinde yapılabilecek her türlü aktivite, sanal olarak bir araya gelinip yapılabilecek. Birbirleriyle gerçekte aynı ortamda olmayan katılımcılar tıpkı aynı ortamdaymış gibi sunumları, tanıtımları, beyin fırtınası veya tartışmaları, ofislerinden dışarıya çıkmadan hologram teknolojisiyle çok daha gerçekçi yapabilecekler.
İkinci öngörülerini ortak çalışma alanlarının geleceğine yönelik geliştiren OSO Mimarlık; iş veya proje bazlı gerçekleşecek birlikteliklerin, sıklıkla değişkenlik gösterecek yeni yapılanmalara ve esnek çözümlere ihtiyaç duyacağını belirtiyor. Çalışanların sabit masaları olmayacağı gibi mekân olgusunun da başka bir boyut kazanacağını vurgulayan kurucular, klasik yöntemlerle yapılan duvarların yerini daha inovatif yöntemler kullanılarak yapılacak mekanik duvarların alacağını belirtiyor. Böylece ofislerdeki ara bölmeler inşai işler gerektirmeden, çok kısa sürelerde kolaylıkla sökülüp takılabilecek. Zaman kaybetmeden basit bir şekilde mekânların boyutlarıyla istediğimiz gibi oynanabileceğimiz teknolojilerin hayatımıza dahil olacağını belirten mimarlar isteğimize göre duvarları artırabildiğimiz için bölümleme, departmanlaşma, açık ofis veya konferans düzeni gibi farklı amaçlar için gerekli dönüşümlerin kolaylıkla gerçekleştirilebileceğini vurguluyor. Böylece çalışma alanlarında istediğimiz odaları ek donatılara gerek kalmadan farklı amaçlara hizmet edebilecek hale getirebileceğiz. Tüm bunların sonucunda da ticari binaların mimari tasarımında, bina ölçeğinden başlayıp, mekân yapılanmaları ve donanımlarının da bu doğrultudaki yaklaşımlarla tasarlanacağını göreceğiz.
“Lazer perdeler, dijital duvarlar, simüle edilmiş mekanlar geliyor…”
Endüstri 4.0’ın ofis mekanlarına katacağı yenilikleri “Toplantı odalarının duvarlarının tek tuşla interaktif ekranlara dönüştüğünü, odaların duvar, tavan ve zemin malzemelerin bir anda değişerek; modern veya klasik tarzda farklı görünümlere, farklı kaplama modellerine kavuştuğuna tanık olacağız. Göz hareketlerimizi okuyan gözlükler veya gömülü sensörlerle entegre çalışan simüle edilmiş mekanlarda oturup, bu mekanların içinde dolaşabileceğiz. Endüstri 4.0; teknolojileri minyatürleştirmeyi sürdürmekle birlikte aynı zamanda da ucuzlaştırmaya devam edecek. Günümüzde konuşabildiğimiz ve internete bağlanabildiğimiz saatler; çoktan cep telefonlarının yerini almış durumda. Çok yakın zamanda implant teknolojilerin yayılmasıyla bu saatlere de gerek kalmayacak. Telefon konuşmalarımızı elimizi kulağımıza değdirdiğimiz anda yapabiliyor hale geleceğiz.” şeklinde örnekleyen OSO Mimarlık kurucularına göre; yeni nesil kablosuz cihazlar ve sistemler sayesinde mimari ve iç mimaride bahsettiğimiz esnekliğin kusursuzca hayat bulacağı yapılara tanıklık edeceğiz. Kuruculara göre mekanik duvarların daha ileriki versiyonunda; lazer perde veya dijital duvarları görüyor olmak, artık uzak bir ihtimal olmaktan çıkmış durumda.
OSO Mimarlık; sanal klavyeler, sanal ve holografik ekranlarla her yerin bir çalışma alanına dönüşebileceğini belirtiyor. “Endüstri 4.0” yenilikleriyle hazırlanan altyapı ve yeni teknolojik donatılar sayesinde; aynı mekanların dakikalarla ölçülebilecek sürelerde özelleştirilip çalışma alanlarına dönüşebilme özelliklerinin, sıradan bir hal alacağını vurguluyor.
OSO Mimarlık’a göre ofislerde kullanıcılara ait yüz tanıma teknolojisi ile birlikte; diledikleri oda sıcaklıkları, havalandırma ayarları, aydınlık değerleri hatta masa ve sandalyeleri bile otomatik olarak ayarlanabilecek. Bunların yanında raporlama, kayıt tutma, çağrıları yanıtlama, planlama, sistem analizi, arşivleme, istatistiksel veri toplama, optimizasyon, operasyonel takip ve bunlara benzer birçok rutin işler; artık yapay zeka donanımına sahip bilgisayar veya robotlar aracılığıyla yapılacak.
Bu işlerin akıllı bilgisayarlarla yapılması ofislerde ciddi yer kazanımı yaratacağı gibi; hem daha az zamanda hem daha az hatayla yapılması mümkün kılınacak ve hatta bu departmanlar zamanla kaybolacak. Gerçeklik operatörleri, algoritma yazılımcıları, nano teknoloji mühendisleri, robot operatörleri, mekatronik mühendisleri; kablosuz ağ teknisyenleri gibi yeni açılan meslek gruplarının eksilen departmanları dolduracağını belirtiyor.