BT Günlüğü olarak Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bakın Işıl Hanım sorularımıza nasıl yanıtlar verdi.
Ericsson Türkiye’de neler yapıyor?
Ericsson olarak Türkiye’de birçok alanda faaliyet gösteriyoruz fakat benim için en önemli konulardan bir tanesi araştırma laboratuvarımız. Bizim ARGE tarafında çalıştığımız alanda başka çalışan firma yok. Bu sebepten bizim için çok özel bir konu. Şu anda araştırma laboratuvarımızda 23 kişi çalışıyor. Yakın zamandaki hedefimiz 25 kişiye ulaşmak. Bence Türkiye’de araştırmanın değerini anlayan kişi ve kurum çok kısıtlı. Araştırma’nın değeri kısa vadede belli olmuyor. Bazen ufak bir şeyin üzerinde bile yıllarca çalışılması lazım. Asıl değer o zaman belli oluyor. Türkler olarak bu konuda çok başarılıyız. Burada geliştirdiğimiz ürün veya çözümler sadece ülkemizde değil, Ericsson olarak dünyanın neresinde hizmet veya çözüm sunuyorsak kullanılabiliyor. Burada aldığımız patentleri yurt dışında da alıyoruz. Bu sayede Türkiye’den dünyaya değer sunuyoruz diyebilirim.
Türkiye’de ağırlıkla güvenlik ve ağ protokolleri üzerine çalışıyoruz. Son dönemde özellikle güvenlik alanında yaptığımız çalışmaların meyvesini alıyoruz diyebilirim. Güvenlik alanında yaptığımız çalışmaları hâlihazırda Amerika’daki kurumlar alıp geliştirmeye devam ediyorlar. Bu alanda yaptıklarımızla fazlasıyla gurur duyuyoruz. Yani Türkiye’deki Türk mühendislerinin yaptığı çalışmalar dünya genelinde birçok kişinin telefonunda, ağında veya kullandığı bir cihazda hayat buluyor.
Ayrıca 6G özelinde Avrupa Birliğinin sponsorluğunda yaptığımız ortak çalışmalar var. Bu çalışmaların meyvesinde önümüzdeki yıllarda alacağız. 5G özelinde yaptığımız projeler de devam ediyor. Birçok başarıya ulaşacak projeyi anda yürütüyoruz. Genel anlamda üzerinde çalıştığımız projeler ufak görülebilir fakat ileriye katkısı olacak çok önemli adımlar bunlar. Bu çalışmalarımızım uzun dönem katkısını gören Ericsson bizden sonra Tokyo’daki ARGE merkezimizi açtı. Bizim ARGE merkezimiz dünya genelindeki 11. ARGE merkezimizdi. Şimdilerde Paris ARGE merkezi üzerine çalışılıyor. Yakında orada da bir merkez açacağız. Buradan Ericsson’un Türkiye’ye verdiği değeri de anlayabilirsiniz. Türkiye’de Japonya ve Fransa’dan önce bir araştırma laboratuvarı açtık.
Bu söylediklerimi Türkiye’de gerçekleştirdik fakat buralara gelmek bizim için zorlu bir süreçti. Türkiye’deki ARGE merkezimiz öncesinde de çalışmalarımız vardı. 8 – 10 sene arasında üniversiteler ile işbirlikleri ve geliştirme projeleri gerçekleştirdik. Yaptığımız işlerden sahip olduğumuz bilgi birikimimizle araştırma işine giriştik. İlk dönemde Ericsson İsveç’den bir yönetici geldi ve ARGE merkezinin başında 2.5 yıl görev yaptı. Bu alanda bize büyük katkı sağladı diyebilirim. Ardından birkaç ay önce bir Türk yöneticimiz ARGE merkezimizin başına geçti. Bu da bizim için bir gurur kaynağı.
Sizce 5G Türkiye’de ne zaman kullanılmaya başlayacak?
Bu konuda iki farklı şey var. Birisi ülkenin ihtiyacı diğeri ise finansal taraf. Ülkemizin ihtiyacına baktığımızda Türkiye’deki mobil şebeke hızlarının makul seviyelerde olduğunu görüyoruz. Tabii ki 2022 yılında yatırımların azaldığını gözlemledik. Bu ekonomik dönemde yatırımların düşmesini de normal karşılayabiliriz. Fakat genel anlamda mobil şebeke hızlarımız diğer dünya ülkelerine göre makul seviyelerde. 5G ye ihtiyacımız yok mu? Tabii ki var. Çünkü bazı alanlarda 5G ile daha az enerji harcayabilirsiniz. Şu dönemde operatörlerin elektrik faturalarının üç hatta dört kat arttığını görüyoruz. 5G buna bir çare olabilir.
Geçtiğimiz dönemde İstanbul’da GalataPort açıldı biliyorsunuz. Ericsson olarak tüm GalataPort’u 5G ile kapsadık. Eğer izin alırlarsa hemen 5G yayınına başlayabilirler. Hali hazırda yoğun merkezlerde ve endüstrinin yoğun olduğu yerlerde 5G’ye ihtiyaç var. Bence regülasyonların bu tarz yerler için ihtiyaç doğrultusunda düzenlemesi geriyor. Mesela deneme lisansı verilebilir ve duruma göre birkaç sene ücret alınmayabilir. Bu sayede hem problemler çözülmüş olur hem de ihtiyaçlar doğrultusunda yeni teknolojilerin kullanımı kolaylaştırılır. Kısacası 5G’yi önümüzdeki birkaç yıl içinde kullanmaya başlayacağız. Fakat özel alanlar için bu süre çok daha kısa olabilir.
5G kullanılmaya başlayınca sizce hangi tarafta daha çok ses getirecek? Kurumsal dünyada mı yoksa son kullanıcı tarafında mı?
Hali hazırda satışa sunulan akıllı telefonların çoğunda 5G desteği bulunmakta. Bir anlamda son kullanıcılar diğer alanlara göre 5G’ye çok daha hazır diyebiliriz. Tabii ki telefon kullanıcları bağlantı hızlarının artmasını hissedecek. Daha kaliteli videoları daha hızlı indirebilecek veya daha hızlı uygulamaları yükleyebilecekler. Ama bu durumu günlük yaşamlarında çok fazla bir değişiklik yaratmayacak.
Fakat sanayii ve endüstri tarafı öyle değil. Burada sağlanacak yeni ekipmanlar ile kurumsal tarafta vaha benzeri bir dönem yaşanacak diyebilirim. Bu alanda güvenlikten tutun da bağlantı hızlarına kadar devrim niteliğinde olumlu değişiklikler olacak.
Bu konuda şimdiye kadar hayata geçirdiğiniz örnekler var mı?
Bu konuda gerçekleştirdiğimiz çok güzel örnekler var. Mesela Ericsson Amerika 5G Texas Dijital Fabrika Örneği. Ericsson ilk akıllı fabrikasını ABD Texas da 2020 de açtı. Fabrika işin başından itibaren 5G altyapısı ile kuruldu ve 5G’nin bir bilişim ve inovasyon platformu olarak nelere imkan verebileceğini kanıtlamak için tasarlandı. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) fabrikayı Kuzey Amerika’da endüstri 4.0’ın en iyi uygulandığı 7 tesisten biri olarak seçti. Hali hazırda fabrikamızda işletme ve malzeme verimliliğinde ve maliyetlerde %10 ile %65 arasında değişen oranlarda iyileşmeler gözlemleniyor.
Fabrikamızda yer alan bazı uygulamaları sizlere aktarayım isterseniz. Bunlardan biri 5G Uyumlu Otonom Araçlar. Fabrikada malzeme taşıma amacıyla kullanılan bu araçlar manuel taşımayı %65 oranında azalttı. Bu taşıma işlemleri güvenlik riskleri de oluşturuyor ve çalışanların dikkatini dağıtıyordu. Bu otonom araçların 5G üzerinde çalışması iletişim kopukluklarını minimum seviyelere indirdi ve WiFi ile bağlı erişim noktalarından %15 oranında daha fazla verimlilik sağladı.
Bunların yanında Dijital İkiz projelerimizi de bu fabrika içerisinde gerçekleştirdik. Çok sayıda sensör ile üretim alanının dijital ikizinin yaratılması üretimde plansız bakımlarda %50 oranında azalma sağladı. Üretim kapasitesinde %25’lik artış, ayrıca hatalarda ve atıklarda %30 düşüş gerçekleştirdik.
Ayrıca Yapay Zeka ile uzaktan destek sağlıyoruz. Bu sayede yeni ürün devreye alma amaçlı seyahatlerde %40 oranında düşüş sağlanmış durumda. Ekipman kaynaklı aksama sürelerinde %5 oranında azalma sağlandı. Fabrikanın pandemi koşullarında kurulabilmesi için diğer fabrikalardan ve iş ortaklarından uzaktan destek almak da son derece önemli bir fayda sağladı diyebilirim.
Hücresel sistemlerin bir ilk kuruluş maliyeti vardır. Ancak bizim fabrikamızda bu yatırım daha sonra yapılması gereken 60.000 USD’lik kablolama yatırımını önledi ve proje boyunca fabrikayı daha az sayıda taşeronun ziyaret etmesine neden oldu. Üstelik yeterli bant genişliğinde hücresel bir ağ kurulduktan ve çalışır hale geldikten sonra eklenecek her yeni bağlantı neredeyse bedavaya geliyor.
Fabrikamızda üç ayaklı bir fayda prensibi var: Kar – Çevre – İnsan (Profit – Planet People). Bunları biraz açayım isterseniz. Elde ettiğimiz kara baktığınızda çalışan başına 2.2X verimlilik artışı, manuel taşımada %65’lik düşüş ve üretim süresinde %75 düşüş gerçekleştiğini görüyoruz. Fabrikamız %100 yenilenebilir enerji ve %24’lık enerji tasarrufu ile çalışıyor, ayrıca %75 oranında daha az dahili su kullanımı yapılıyor. Tesisimizin LEED GOLD sertifikası bulunuyor ve yakın zamanda LEED ZERO sertifikası alarak carbon ayak izi olmayan bir tesise dönüşmesi bekleniyor. Bu da çevre konusunda sağladığımız fayda. Bunlara ek olarak çalışanlarımız en ileri teknik yetkinlikleri ediniyor, daha az manuel görevler gerçekleştiriyor ve çok daha güvenli bir ortamda çalışıyorlar.
Fabrikamızın asıl heyecan verici yanı ortaya koyduğu Büyük Resim! Çünkü tesisimiz ilham veriyor. Az sayıda uygulama ile ciddi faydalar sağlamayı başardık ve bu durum bizi heyecanlandırıyor, zira bunun farklı endüstrilerde çok sayıda uygulama ile hayata geçebileceğini ve bu uygulamaların sayısı ve yayılımı arttıkça 5G’nin çığır açabileceğini görebiliyoruz.
Birkaç noktaya da dikkat çekmek istiyorum. Burada en önemli konu bir platform oluşturmak. Bir kurum sadece birkaç akıllı uygulama ile 5G örnekleri oluşturabilir ve bu örnek çalışmalar özel 5G ağının maliyetini kısa sürede geri döndürebilir. Ve bu sadece bir başlangıç olur. Özel 5G platformunuz bir kere kurulduktan sonra çok sayıda uygulama ile maliyetlerinizde ciddi düşüş sağlar ve kurumunuz başkaca rekabetçi olanaklardan, uygulamalardan yararlanabilecek duruma gelir.
İlgili Haberler
>> Ericsson Mobilite Raporu: 5G abone sayısı 2022’de 1 milyara, 2027’de 4,4 milyara çıkacak