Geçtiğimiz dönemde yedekleme konusunda gerçekleştirdiği başarılı projeler ile adından sıkça söz ettiren GlassHouse Türkiye’nin CEO’su Emre Pekar ile keyifili bir söyleşi gerçekleştirdik. Bakın Emre Pekar bizlere neler anlattı.
Bizlere GlassHouse’un macerasından bahsedebilir misiniz?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki biz bu işe GlassHouse ismiyle başlamadık. Yaptığımız iş aynı fakat süreç içerisinde ismimiz değişti. 30 Mart 2004 günü resmi olarak şirketimizi kurduk. O zamanki ismi MBI’dı. 2004 yılından 2007 yılına kadar bu isimle faaliyet sürdürdük. O zamanki yaptığımız işin bugünkü faaliyetimiz ile birebir aynı olduğunu söylemeliyim. Kısaca yedekleme üzerine uzmanlaşmış bir kadro ile müşterilerimize hizmetler sunuyoruz. Önceleri Legato yedekleme yazılımlarıyla çözümlerimizi sunuyorduk. Ardından EMC Legato’yu satın aldı ve biz de dolayısıyla EMC ile çalışmaya başladık. 2007 yılının birinci çeyreğinin sonunda potansiyelimizi fark eden GlassHouse firması bizi satın aldı. O zamanlarda MBI grubumuzun hem Fransa hem de İsrail’de Türkiye dışında iki farklı operasyonu daha bulunuyordu. GlassHouse Fransa bölgesine girmeme kararı aldı. Satın alma ile birlikte Türkiye ve İsrail operasyonları üzerinden faaliyetlerini devam ettirdi. 2007 ile 2012 arasında faaliyetlerimiz bu şekilde devam etti. Biz yine bildiğimiz işi GlassHouse’un metotolisiyle birlikte sektörümüze sunmaya devam ettik. Bunun bize katkılarının büyük olduğunu söylemeliyim. Hem yaptığımız işi devam ettirerek uzmanlığımızı arttırdık, hem dışarıdan bir gözle oluşturulmuş iş yapılarını Türkiye’ye uyarlayarak büyük şirketlerin sahip olduğu yetenekleri diğer firmalara sunabildik. Kısacası bu dönemin alaylı olarak öğrendiğimiz şeyleri kitabıyla birlikte birleştirip ustalaştığımız bir dönem olduğunu söyleyebilirim. GlassHouse’un kurulma amacına baktığımızda, altyapı alanında teknoloji sağlayıcılarından bağımsız olarak hizmetler sunmak olduğunu görüyoruz. Türkiye’deki mesajımız ile yurt dışından gelen mesaj bu ortaklık ile örtüştü ve farklı bir yapı ortaya çıktı. Çünkü biz bazı hizmetlerin daha adını koyamamıştık ve onların aksine ürün satışı yapıyorduk. Bu iki yapı birbirini tam anlamıyla benimsedi ve ortaya farklı bir iş modeli çıktı. Kendi optimize yapımızı bulup planımızı bu yapı dahilinde yaparak yolumuza devam ettik.
Daha sonrasında global krizler GlassHouse’u Amerika’da fazlasıyla etkiledi. Firma borsaya açılmak için üç farklı deneme yaptı. Bu denemeler başarılı olamadı ve firma kendi içerisinde bir değerlendirme sürecine girdi. Değerlendirme sürecinde biz onlara bir teklif yaptık. Yapımızın onlardan farklı olması ve Türkiye içerisinde kat edilebilecek yolu daha iyi analiz edebileceğimizi belirterek 2012 yılının Mayıs ayında GlassHouse’un Türkiye bölümünü satın aldık. Satın almanın ardından GlassHouse Türkiye olarak yolumuza devam ettik. Bu değişikliklerin ardından hayatımızda herhangi bir değişiklik olmadı. Hisse sahipliği değişse bile ismimiz dahi değişmedi. 2004’te hangi faaliyet alanı için kurulduysak bu zamana kadar aynı çizgide devam ettik ve önümüzdeki günlerde de devam etmek istiyoruz.
Sunduğunuz hizmetler arasında altyapı birleştirme, operasyon servisleri, stratejik danışmanlık gibi konular bulunuyor, çalıştığınız firmalar ile sunduğunuz hizmetlerin ağırlığı nedir?
Sunduğumuz hizmetlerin çoğunu profesyonel hizmetler olarak adlandırabileceğimiz kurulum ve farklı seviyelerdeki destek ve yönetim hizmetleri kategorisinde sunuyoruz. Müşterilerimize sunduğumuz çözüm paketlerindeki ağırlığı bu kategori oluşturuyor. Bunların dışında analiz konusunda sunduğumuz hizmetler şu anki Türkiye şartlarında şirketler tarafından fazla tercih edilmiyor fakat her geçen gün bu tarz isteklerin arttığını görmekteyiz.
GlassHouse Türkiye olarak 2014 yılından beklentileriniz neler?
İyi bir birinci çeyrek kapaktık. Şirketimiz kurulduğu günden bu yana büyüme trendinde ve geçtiğimiz çeyreğin şimdiye kadar geçirdiğimiz en iyi çeyreğimiz olduğunu söyleyebilirim. Her yıl minimum yüzde 50 büyüyerek yolumuza devam ediyoruz. Veri artışı devam ettikçe bizim sunduğumuz çözümler de ölçeklendirilerek büyüyor. Bu hem yeni ürün satışı anlamında bize devamlılık sağlıyor hem de bu yeni ürünlerin kurulumu, yönetimi ve desteklenmesi konusunda iş alanı yaratıyor. Türkiye’deki teknoloji adaptasyonu ve şirketlerin büyüme hızına bakarsanız verinin de o yüzdelerde büyüdüğünü görebilirsiniz. 2014 yılını da daha önceki yıllar gibi büyüyerek devam edebileceğimiz bir yıl olarak görüyorum. Bulunduğumuz yer küçük değişiklerden etkilenecek bir yer değil. Fakat odaklandığımız alan verinin kendisi olduğu için yapılacakların ucu bucağı da yok. Amacımız müşteri ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayabileceğimiz, istediklerinden daha fazlasını sunabileceğimiz bir yapıda çalışarak büyümemizi devam ettirmek.
Önümüzdeki dönemde yaptığınız işten farklılaşmayı düşünüyor musunuz?
Tek bir konuya adapte olmuş olmak o konu içerisindeki gelişmeleri reddetmek anlamına gelmiyor. 2004 yılında şirketimizi kurduğumuzda kartuşlara yedekleme işlemi gerçekleştiriyorduk. Ardından LTO 1, 2, 3, 4 derken katlana katlana değişiklikler oldu. Ardından mekanik disklere yedek almaya başladık. Diske yedekleme konusunda tıkanma ise kısa süre içeride oldu. Çünkü yedeklediğiniz alan ana alan ile aynı kapasitede ve fiyatta olmayabiliyordu. Onun üzerine de tekilleştirme geldi. 10 yıldır alan değiştirmemize yol açacak veya şirketin açlığını örseleyecek bir gelişme bulunmuyor. Kendi içimizde gelişen teknolojileri yakalayarak müşterilerin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamaya çalışıyoruz. Mesela doğru yerde ve doğru zamanda olduğumuz için tekilleştirmeyi en hızlı ve en iyi şekilde müşterilerine sunan firmalardan biri olduk. Bağlı bulunduğumuz bölgede birçok EMC bayisi bulunuyor fakat dünyada ilk tekilleştirme örneklerini biz yaptık. Çünkü sadece yedekleme ve sadece EMC ürünlerine odaklanmış bizden başka bir bayi yok. Bu şans eseri gerçekleştirilmiş bir şey. Bizim stratejimiz belli ve dünya genelinde bir başka bayi bu stratejiyi belirlememiş. Yedeklemeyle yatıp yedeklemeyle kalktığımız için yeni bir teknoloji geldiğinde de onu en iyi ve hızlı şekilde müşterilerimize sunmak istedik. Tekilleştirme konusunda ilk örneklerin dünya genelinde Türkiye’de olması bizleri memnun ettiği gibi aynı zamanda bu hizmeti GlassHouse Türkiye’nin vermesi rakiplerimize göre konumumuz açısından bizi bir adım öteye taşıdı. Bunun yanı sıra 80’nin üzerinde ülkede bayisi bulunan EMC’nin en yüksek cirolu bayisi GlassHouse Türkiye. İki yıldır bu ölçümleme yapılıyor ve iki yıldır lider biziz.