Bundan tam tamına 97 yıl önce 28 Ekim 1923 akşamı “Efendiler” dedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk; “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz”.
Temeli kahraman ordumuzun vicdanı ile atılmış olan Cumhuriyetimiz demokrasinin en çağdaş ve mantıklı uygulanma biçimidir. Tüm bunları yaklaşık yüz yıl öncesinde gören Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir gecede bir söz ile Cumhuriyeti ilan etmedi tabii ki. O dönemde meclis içerisinde halkımızın farklı kültür ve görüşlerinin temsilcileri yer alıyordu. Ama kara gecenin ardından doğan bir güneş vardır ya. 29 Ekim 1923’te işte o güneş Türkiye’nin üzerinde doğdu. Ve Atamızın sözü ile “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Gelelim 28 Ekim 1923 akşamına. Uzunca süredir Cumhuriyeti kurmak için yapılan çalışmalarda sonuca ulaşılıyordu.
26 EKİM CUMA GÜNÜ ATATÜRK KABİNEYİ ÇANKAYADA TOPLAMIŞTI
Yapılan durum değerlendirmesinden sonra kabinenin istifa etmesine karar verilmiş. Orduların başında bulunan Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa hariç herkes istifa edecekti. İstifa eden vekiller, meclis tarafından yeni kabineye seçilmeleri halinde bu görevi de kabul etmeyeceklerdi. Atatürk, önce Meclis Hükümeti Sistemi’nin zayıflığını herkese gösterecek, sonra da bu sorunu aşmak için rejim değişikliğini gündeme getirecekti.
27 EKİM CUMARTESİ GÜNÜ HÜKÜMET İSTİFA ETTİ
Yeni hükümeti kurmak için mecliste kulis çalışmaları başladı. Kısa süre sonra birçok liste ortaya çıktı. Grupların sayısı gittikçe artıyor, hükümet bir türlü kurulamıyor, bunalım derinleşiyordu. O gün olup biteni Atatürk Nutuk’ta şöyle anlatıyor:
“Muhteris grubu (muhalifleri), hükümet kurmakta tamamen serbest bırakıyoruz. Kabinedeki hiçbir vekili işin içine katmaksızın istedikleri kişilerle istedikleri gibi bir Bakanlar Kurulu oluşturup ülkeyi yönetmelerinde hiçbir sakınca görmüyoruz. Fakat hükümet kurup ülkeyi yönetemeyeceklerine eminiz.”
28 EKİM PAZAR GÜNÜ HÜKÜMET KURULMADI
Hükümet kurmak için kulis faaliyetleri 28 Ekim akşamına kadar devam etti. Ancak hükümet kurulamadı. Meclis Hükümeti Sistemi tıkanmış, işlemiyordu. Birçok milletvekili sorunu çözmek için Atatürk’ün çağrılmasını istedi. Atatürk, çağrıldı ve geldi. Hazırlanan aday listesindeki bazı kişilerin listeye girmek istemediklerini gördü. Bunun üzerine kesin bir aday listesi hazırlanmasını isteyerek oradan ayrıldı.
Atatürk, beklenen anın geldiğine kara verdi. Meclisten Çankaya’ya dönerken bazı arkadaşlarını Çankaya’ya akşam yemeğine davet etti.
28 Ekim akşamı, İsmet İnönü, Kazım Özalp, Fethi Okyar, Ruşen Eşref Ünaydın, Fuat Bulca, Kemalettin Sami ve Halit Karsıalan Çankaya’da Atatürk’ün sofrasındaydı.
Cumhuriyetten önceki son akşam yemeğini yiyeceklerdi.
Sofrada seçim heyecanı vardı, herkes birbirine bakıyor bir şeyler anlatıyordu. Mustafa Kemal tam o anda hafifçe tabağına vurdu: “Beyler!” dedi. O da heyecanlıydı, kaşları çatılmış, ama gözlerinde güleç bir ifade ile arkadaşlarına bakıyordu.
Yemek salonu bir an sessizleşti.
“Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz!”
Gazi Mustafa Kemal herkesin yüzüne bakarak durumu kontrol ediyordu. Sofradakiler hem o anın heyecanı hem de Gazi’nin kararlığı neticesinde kalakalmıştı. Daha sonra büyük bir sevinç yaşandı. Mustafa Kemal uygun bir süre bekledikten sonra açıklamasına devam etti:
“Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet ‘tir.
Bunu Anayasa’mıza yarın ki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lazım.
“İsmet Paşa ve Mustafa Kemal sabah ezanına kadar çalışmalarını sürdürdü. İsmet Paşa da Çankaya Köşkü’nde istirahat etti.
Atatürk 1921 Anayasası’nın bazı maddelerinde cumhuriyet için gerekli değişiklikleri yaptı. Birinci maddenin sonuna “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir.” diye ekledi.
İki arkadaş Sakarya, Büyük Taarruz, Lozan derken şimdi de Cumhuriyet için baş başa vermişlerdi.
Türkiye’nin kaderinin belirlendiği o geceye İsmet Paşa şöyle anlatıyor:
“Atatürk sonucu bana söylüyordu, ben yazıyordum. Böylece çerçeve tamamlandıktan sonra yeniden okudum. Atatürk, dikkatle dinledi. Düşündü. “Hazırlık tamam” dedi.
Ayrılmak üzere izin verdi. Ben köşkte konuktum. Odama çekildim. Ertesi sabah metni tekrar bir gözden geçirdik ve beraberce meclise gittik.”
Cumhuriyeti n ilanına artık sadece saatler vardı.
>> Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.