Günümüzün çalışma yaşamı, iş gücünün çevik olmasını, hızlı yanıt vermesini ve mevcut projelere ilişkin olarak her zaman en son bilgilere sahip olmasını gerektiriyor. Bu yüksek üretkenlik düzeyine ulaşılması için, iş akışlarının gerektirdiği tüm kaynakların insanlar nerede olursa olsun ve hangi aygıtlar kullanılırsa kullanılsın her zaman mevcut ve kolay erişilebilir olması gerekiyor.
Citrix Türkiye Ülke Müdürü Altan Cengiztekin’e göre, bu nedenle, çalışma yaşamı geleceği iki temel değişim doğrultusunda şekillenecek: arka uçta, çalışma alanı yönetimi ve koordinasyonu hibrit buluta taşınacak; ön uçta, çalışma alanı tek çalışma alanı uygulamasında birleşecek.
Son birkaç yıl içinde, çalışma yaşamı biçimleri daha esnek hale geldi. Öncelikle, dizüstü bilgisayarlar, masaüstü kişisel bilgisayarları ile birlikte kullanılmaya ve bazen de bu aygıtların yerini almaya başladı. Birkaç yıl sonra, bu kez PDA’lar ve günümüzde ise akıllı telefonlar, tabletler ve çeşitliliği giderek artmakta olan akıllı aygıtlar, dizüstü bilgisayarlar ile birlikte kullanılmaya ve kısmen de olsa bu aygıtların yerini almaya başladı.
Nesnelerin İnterneti (IoT) ile birlikte, aygıtların sayısı bir defa daha ve bu defa katlanarak artacak. Nesnelerin İnterneti aygıtlarına, diğerlerinin yanı sıra otomobillerimiz, akıllı evlerimiz, akıllı binalar ve belki de henüz icat edilmemiş çok sayıda akıllı cihaz dahil olacak.
Bulut, bu dinamik, Nesnelerin İnterneti’ne bağlı olan ortamlardaki tek olası çalışma alanı olarak konumlandırılıyor. Gartner, bu yıl için şunları öngörüyor; “İş kullanıcılarının %40 ila %50 arasındaki kısmı, temel iş birliği ve iletişim sistemlerini Microsoft Office 365 ya da Google G Suite gibi bulut platformlarına taşımış olacak.” Gartner, 2021 yılı itibariyle şunların gerçekleşeceğini öngörüyor: “İşletmelerin %70’inden fazlası, önemli ölçüde bulut ofis yetenekleri edinmiş olacak.” Bu araçlar göz önüne alındığında, dijital çalışma alanının tamamının buluta geçirilmesi mantıklı görünüyor.
Hibrit bulut, çoğu kuruluşun tercih edeceği bulut platformu olacak. Office 365 ya da Salesforce gibi genel bulut olanaklarını şirket içinde barındırdıkları mevcut BT sistemleri ile birleştirmeleri gerekecek. Buna bağlı olarak, farklı türde sistemlerden oluşan çalışma alanı ortamının merkezi yönetimi; genel ya da (barındırılan) özel bulut üzerinde gerçekleşecek ve bu senaryoda, kaynakların çoğu şirket içinde bulunmaya devam edecek. Bu durum, genel bulut kaynaklarını kullanırken aynı zamanda denetimi kurumsal BT’nin elinde toplayan bir hibrit bulut mimarisi ile sonuçlanacak.
çalışma yaşamı iki temel değişim doğrultusunda şekillenecek
Son kullanıcı tarafında da benzer bir birleşmenin gerçekleşmesi gerekecek. Modern iş gücü için kurumsal ve/veya bulut tabanlı dosya paylaşımları ve uygulamalarla birlikte çok sayıdaki şirket içinde ya da genel bulut üzerinde barındırılan veya yönetilen hizmetlerde oturum açılması; çok kısa bir süre içinde fazlasıyla zaman alan ve rahatsız edici bir durum haline gelecek. Bu nedenle, kullandıkları tüm kaynakların tek Workspace App’de birleştirilmesi gerekecek.
Bu Workspace App’e erişim yetkisi, kuruluşun kurumsal kültürüne ve ilkelerine bağlı olarak, BT birimi tarafından verilecek. Uygulama, birleşik bir oturum açma (tek oturum açma) ve tüketici tarzında bir arabirim sayesinde kaynak kullanımını birleştirecek. Kurumsal uygulamalara, bulut hizmetlerine, dosya paylaşımı araçlarına ve mobil aygıtların söz konusu olduğu durumlarda; yerel olarak kurulmuş olan mobil iş uygulamalarına bile kolay ve hızlı erişim sağlayacak.
Kaynak kümesi, kullanıcının iş rolüne bağlı olarak önceden tanımlanacak ve aynı zamanda bir self servis kaynak mağazası; kullanıcıların diğer uygulamaları veya hizmetleri gereken şekilde kolayca eklemesine imkan tanıyacak. Aygıt (mobil) üzerinde yerel olarak kullanılabilir olmayan tüm uygulamalar ve hizmetler; çalışma alanı ya da uygulama sanallaştırma aracılığıyla bir merkezi siteden sağlanacak ve bunun sonucunda, tüm aygıt türleri genelinde birleşik bir çalışma ortamı oluşacak.
Yönetimin hibrit bulutta ve kaynakların Workspace App’de birleştirilmesini kapsayan bu iki ayaklı yaklaşım; BT’nin hem BT organizasyonunda hem de iş gücünde yeni üretkenlik düzeylerine ulaşmasına imkân sağlayacak. Son kullanıcılar için, fazlasıyla gereksinim duyulan belirli bir kaynağa erişemedikleri günler sona erecek ve aynı zamanda parolaların unutulması da tarihe karışacak.
Bu şekilde, hibrit bulut tabanlı dijital çalışma alanı yalnızca iş gücünü daha üretken hale getirmekle kalmayacak; aynı zamanda güvenliği de artıracak. Kullanışlı bir yan etki; bir denetim gerçekleştirilmesi durumunda, birleşik, merkezi olarak yönetilen bir çalışma alanı ortamı; BT’ye sektör ya da bilgi güvenliği düzenlemelerine uygunluğunu kanıtlamak için güçlü bir temel sağlayacak.