Akıllı şehir dediğimizde ne anlıyoruz? Bazılarımız metro ağının uzaktan kontrolüne akıllı şehir diyebilir. Veya bir araç park alanının bilgilerinin şehir sakinlerine ulaştırılmasına. Tabii ki bunlar akıllı şehir uygulamaları olarak karşımıza çıkabilir. Ama bu uygulamalar tek başına bir akıllı şehir var etmiyor.
Peki sözü fazla uzatmadan yarım asra yakındır akıllı şehirler konusuna kafa yoran SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya sözü bırakıyorum. Bakın Şekip Bey sorularımıza nasıl yanıtlar verdi…
Bizlere SAMPAŞ Holding’den bahseder misiniz?
SAMPAŞ Holding kurulduğu günden itibaren yerel yönetimlere bilişim sektörü dikey pazarında destek hizmetleri vermiş, bu anlamda yazılım geliştirme işini de Türkiye’de başlatan ilk firma olmuştur. 43 yıldır bilişimin gücünü akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için kullanılmaktayız.
Kentleşmenin ve kentliliğe bağlı sorunların arttığı bir dünyada, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde ürettiği yüksek teknoloji ve çözümleri kullanarak kentleri bugünkü ve gelecek nesiller için daha yaşanabilir hale getirmeyi amaçlıyoruz.
Bu konuda 43 yıl önce şirketimizi kurarken bir karar aldık. Farklı yaklaşımda olmamız gerekiyordu. Bir anlamda statükoyu korumamız gerekmiyordu. Bu bakış açısı bizim gelişmemizde büyük rol oynadı. Ayrıca ekibimizin başarısı da tartışılmaz bir gerçek. Şirketimizde 35 yıl çalışıp emekli olan ve halen bizimle olmaya devam eden 10’dan fazla arkadaşımız var.
Son 10 yılda teknoloji çok hızlı ilerledi, hayatımıza yeni kavramlar girdi. Hızla gelişen teknoloji sizin iş yapış şekillerinizi nasıl etkiledi?
Şehirleşme konusunda uzun yıllar çalıştık. Emlak vergisi kanunu çıkaran ekibin içinde yer aldık. Çevre ve temizlik vergisi için çalışan ekibin içinde yer aldık. Sosyal market fikrini uygulamaya koyduk. Bu konuda ödüllerimiz var. Geçmişte daha birçok konuda elimizi taşın altına koyduk. Ardından bir şey fark ettik. Biz belediyelerle çalışıyoruz, fakat bizim şehirlerle birebir çalışmamız gerekiyor.
2016 yılında yenilenme ve gelişen teknolojiyle birlikle farklı bir şeyler yapma kararı aldık. Bu karar iş yapış şekillerini kolaylaştırarak akıllı şehirlerin yapılandırması konusunda bize yardımcı olacaktı. Bu şekilde yeni nesil çözümler için çalışmalarımıza başladık.
Nisan 2018’de dijital ikiz kavramıyla karşılaştık. Ve üzerine araştırmalar yaptık. Dünyada akıllı şehirler kavramın sertifikalaştığını ve bunun bir standardizasyona bağlandığını fark ettik. Ardından çalışmalarımıza başladık. Sonrası malum Pandemi ile karşılaştık. Pandemi sürecinde canımızla alakalı korkuları yaşarken zamanımızın büyük bir bölümünü bu işe odaklanarak geçirdik.
Risk ve felaket dönemlerinde fırsatların ortaya çıktığı da malum. Dijital ikiz için unreal engine kullanan bir çözüm ile anlaştık. Bu çözümü Türkiye’de uygulamaya başladığımızda öncelikte tepki gördüğümüzü söylemeliyim. Fakat bizim amacımız tahminlerle yönetilen şehirler yerine verilerle yönetilen şehirler yaratmaktı. Ve bunu da en iyi şekilde başardığımızı söyleyebilirim.
Geldiğimiz noktada; coğrafi veriler, yapay zeka, devlet verileri (e-devlet, e-nabız gibi) kısacası sahip olduğumuz her şeyi bir veri kaynağına dönüştürerek bir şehir yaratmak istiyoruz. Ve o şehirde insanlardan bilgi almak yerine anlık olarak iot cihazlardan (kameralar, sensörler vb.) bilgi alarak simülasyon ortamına aktarıyoruz ve gelecek planlarını bu simülasyonlar üzerinden gerçekleştiriyoruz. Simülasyonun amacı henüz yapılmamış bir şeyi gerçeği ile aynı simülasyon ortamında çalıştırarak nasıl görüneceğini anlıyoruz. Ve ardından yatırım yapıp yapmama kararını kolaylıkla alabiliyoruz.
Bu konuda Toronto Üniversitesi ile işbirliği gerçekleştirdik. Onlarla ilk görüşmemizde bu işe 2014 yılında başladıklarını ve 2016 yılında standartlaştırdıklarını bizlere ilettiler. Bizlerde bu simülasyonu kullanıp kullanamayacağımız konusunda kendilerinden izin aldık ve kullanmaya başladık.
Bu işin bir standardı var mı?
Tam da o konuya gelecektim. Evet var. ISO 37120 adı verilen bir standart bu. Bu standart bir şehrim tüm yönlerini; sosyal, kültürel, kentsel, enerji ve suyla ilgili bir anlamda yaşamın tamamını 360 derece kapsıyor. BU standardın altında 19 gösterge ve onunda altında 145 alt gösterge yer almakta. Dijital ikiz tarafında ISO 37120 standardını uygulayan dünyadaki tek şirket biziz diyebilirim.
BU standardın yanı sıra Ar-Ge tarafımızda bulunmakta. Birçok alanda geliştirmeler yapıyoruz. İTÜ ile bir protokolümüz var ve yaptığımız çalışmalarda iş birliği halindeyiz. Geçtiğimiz dönemde birlikte Akıllı Kentler İnovasyon Merkezi (AKİM) projemisi gerçekleştirdik. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile işbirliği içindeyiz.
Dijital İkiz tarafını biraz daha açar mısınız? Bu konuda yaptığınız çalışmalar neler?
Tabii ki dijital ikizi birçok alanda uygulayabilirsiniz. Bu konuda sizlere bir örnek vermek istiyorum. Şehirlerde dijital ikiz çözümlerini uygulayarak, aşırı hava olaylarının etkisini doğru bir şekilde modelleyebilir ve tahmin edebilir, böylece yetkililerin riskleri azaltmak ve vatandaşlarımızın can ve mallarını korumak için proaktif önlemler almasını sağlayabiliriz. Artık, sel ve taşkından etkilenecek evler ve insanlar önceden belirlenerek burada yaşayan insanların, alarm sistemleri, hatta telefon mesajları kullanılarak ikaz edilmesi ve can kaybının önlenmesi mümkün. Tabii ki bu havzalarda zamanında altyapı yatırımları yapılırsa, değil can kaybı, mal kayıplarını dahi engellenebilir.
Vakit geç değil. Dijital ikiz ve akıllı şehir altyapılarını kullanarak iklim değişikliği mücadelesinde bu kayıpları önlemek artık çok kolay. Şehirleri her yönüyle akıllandırmamız, bize gelişme ve büyüme alanında büyük fırsatlar sağlayabilir.
SAMPAŞ Holding olarak C2IMPRESS projesi içerisindeyiz. Bu projenin koordinatörü olarak 7 ülkeden 16 kurum ve kuruluşu bir araya getiren uluslararası bir yapılanmaya imza attık. 2025 yılında tamamlanacak proje, afetlere dayanıklı bir toplum için çoklu tehlike ve risk durumlarında toplum farkındalığının artırılmasını hedefliyor.
İnovatif teknolojilerle desteklenmesi amacıyla Türkiye, Yunanistan, Portekiz ve İspanya’daki taşkın, sel ve bunlarla bağlantılı heyelan ve benzeri afet riski taşıyan kentsel alanlarda erken uyarı sistemi, büyük veri tabanlı afetle mücadele ve karar destek platformları, stratejik planlama çözümleri gibi inovatif uygulamalarla afet yönetimine katkı sağlamayı amaçlıyor.
Birleşmiş Milletler’in öngörüleri 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağını söylüyor. Kentsel nüfustaki artışa yanıt vermek amacıyla mimarlar ve tasarımcılar, geleceğin şehirlerini daha akıllı ve daha sürdürülebilir kılmak için yenilikçi çözümler geliştiriyorlar. Kentleşmeye bağlı sorunları çözebilmek ve geleceğin şehirlerini planlayabilmek adına bugünden çalışmalara başlamak gerekiyor. Bunun yolu da dijital ikiz teknolojisinden geçiyor. Şehirlerin dijital ikizleri oluşturulurken yanıtlanması gereken iki temel soru var.
Bunlardan birincisi “şehrin mevcut durumunu nasıl analiz eder ve düzenli veri toplayabiliriz?” İkinci önemli soru ise şehrin coğrafi ve sosyal davranışlarını nasıl tahmin edebiliriz?” Bu iki sorunun da tek bir cevabı var. O da veri. Dijital ikiz teknolojisi için en önemli konu veri sürdürülebilirliğidir, bu sayede afet dahil, şehrin tüm olası sorunları daha ortaya çıkmadan çözüm bulur. Örneğin dijital ikiz çözümlerini uygulayarak, aşırı hava olaylarının etkisini doğru bir şekilde modelleyebilir ve tahmin edebilir, böylece yetkililerin riskleri azaltmak ve vatandaşların can ve mallarını korumak için proaktif önlemler almasını sağlayabiliriz.
Akıllı Şehirler konusunda gelecek planlarınız neler?
Türkiye olarak yavaş ayavaş dünya pazarına açılıyoruz. Ve akıllı şehirler alanında çalışmaların önümüzdeki günlerde hızlanmasını bekliyoruz. Özellikle Avrupa ve Arap yarımadasında fırsatlar bulunmakta. Türkiye olarak bu işin liderlerinden olmayı ve çözümler sunmayı hedefliyoruz.
Şimdiye kadar yurt dışındaki birçok fuar ve etkinlikte ülkemizi temsil ettik. Etmeye de devam edeceğiz. Yurt dışı çalışmalarımız tam gaz devam ediyor. Barselona ve Valencia bizim programımızı kapsama aldı. Türkiye Cumhuriyetlerine Bakanlığımızla beraber gitme kararı aldık.
Biz geliştirdiğimiz teknolojiler ile fark yaratıyor ve akıllı şehirleri daha akıllı hale getiriyoruz. Bu konuda dünyada öncülerden bir tanesiyiz. Türkiye olarak bu konuya yıllardır yatırım yapmaktayız. Türk firmaları olarak dünya liginde de gelecekte bu yatırımlarımızın meyvesini yiyeceğimizi düşünüyorum.
İlgili haberler
>> Akıllı Şehir Teknolojileriyle Orman Yangını Riskini Azaltmak Mümkün