Yapay Zeka (AI), bilgi işlem alanında adeta bir devrim niteliği taşımakta. İnsan zekasını simüle etmeye çalışan bu teknoloji, makinelerin insan gibi düşünme, öğrenme, problem çözme ve karar verme yeteneklerini kazandırma hedefi ile gelişiyor.
AI’nın tarihine bakarsak, ilk kullanımı 1956 yılına dayanıyor. Ancak, yapay zeka dinamikleri ve kapsamlı kullanımı son birkaç on yıl içerisinde gelişti ve bugünkü seviyesine ulaştı. Gelişiminin erken dönemlerinde, yapay zekanın ana hedefi, makinelerin belirli bir işlemi gerçekleştirebilmesi yönündeydi. Bu süreçte, basit hesaplama ve arama yeteneklerine sahip makineler ortaya çıktı.
Bunu izleyen dönemlerde, yapay zeka analitik ve öğrenme yeteneklerine odaklandı
Bu süreç, genellikle Makine Öğrenmesi (ML) olarak bilinir. Makine öğrenmesi, makinelerin deneyimlerinden öğrenme yeteneklerini geliştirmeye odaklanır. Yani bir nevi, makinelerin daha karmaşık hesaplamaları yapabilmesine ve daha akıllı hale gelmesine yardımcı oldu.
Sırasıyla 2000’li yılların başında görülen AI’nın üçüncü dalgası Derin Öğrenme (Deep Learning) oldu. Bu dönemde, makineler insan beyninin işlemesi gibi daha karmaşık sorunları işlemeye başladı. Sinir ağları (Neural Networks) denilen ve insan beyninin işlem modeline dayanan bu teknoloji, gelişmiş öğrenme ve problem çözme yeteneklerine olanak sağladı.
Söz konusu dönemlerden sonra, son 10 yılda yapay zekanın gelişiminde sıçrama yaşandı. Bu dönemde, İleri Düzey Yapay Zeka (AGI – Artificial General Intelligence) ve Özel Yapay Zeka (ASI – Artificial Super Intelligence) kavramları literatüre girdi. AGI, genel anlamda bir insanın yaptığı her türlü zihinsel işlevi yerine getirebilme yeteneğine sahip yapay zekayı ifade ederken, ASI insandan daha üstün zekâya sahip yapay zekaları tanımlamakta.
AI’nın bu zaman çizelgesi, teknolojinin bugün nerede olduğunu ve gelecekte nerede olabileceğini göstermeye yardımcı olmakta. Hem bireysel, hem toplumlar, hem de şirketler için AI’nın geniş çerçeveli uygulamaları ve gelişi bu nedenle son derece önemlidir.
Yapay zekanın gelişimi ve uygulamaları olanakları sınırsız kılar
Ancak, bu teknolojinin hızlı gelişimini ele alırken, beraberinde getireceği etik ve toplumsal zorlukları anlamak ve düşünmek önemlidir.
Örneğin, AI sistemlerinin yanıltıcı algoritmalar oluşturma ve gizlilik haklarını ihlal etme riski vardır. Buna karşılık, belirsizlik, yanıltıcı bilgiler ve diğer faktörler nedeniyle, AI’nın karar verme yetenekleri hakkında halkın genel anlamda bir güvensizliği bulunmaktadır. Bununla birlikte, yapay zeka teknolojisinin gelişimine devam etme ve akıllı makinelerin yükselişi, hem iş dünyası hem de toplum genelinde büyük değişikliklere neden olmaktadır.
Otomasyon, Yapay Zeka sayesinde önemli bir ivme kazanırken, araştırmaların belirttiği gibi birçok iş rolünün gelecekte robotlar tarafından üstlenilme ihtimali bulunuyor. Bu durum, iş gücünün geleceğini ve beceri gereksinimlerini derinden etkileyecek bir faktör. İş dünyası ve eğitim sistemleri, bu dönüşüme ayak uydurabilmek için kendilerini yeniden şekillendirmek zorunda kalacaklar.
Bunun yanı sıra, yapay zekanın insanlığın genel refahını iyileştirebileceği alanlar da bulunmaktadır. Sağlık teknolojisi, AI’nın büyük ilerlemeler kaydettiği ve umut vaat ettiği bir alandır. Tıbbi görüntülemeden hastalık teşhis ve tedavisine, AI’nın sağlık hizmetleri üzerinde potansiyel olarak devrim yaratacak bir etkisi olabilir.
Ancak, tüm bu gelişmelerin ışığında, AI’ın etik ve toplumsal etkileri üzerine düşünülmesi gerekmektedir. AI teknolojisi ve gelişimi hızla ilerlerken, bu teknolojiyle birlikte gelen sorunlarla ve risklerle başa çıkmak için düzenlemeler ve kılavuzların da geliştirilmesi gerekmektedir. Gizlilik, yanlılık ve karar verme yetenekleri gibi meselelerin sürekli olarak göz önünde bulundurulması ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yapay zeka ile ilgili tartışmalar, teknolojinin sadece teknik boyutlarına odaklanmaktan çok daha karmaşıktır
Algoritmaların nasıl çalıştığını ve hangi verilere dayandığını anlamak önemli olsa da, aynı zamanda bu algoritmaların bize ne anlama geldiği, toplumlarımızda hangi rolleri oynadığı ve etik açıdan neye yol açabileceği üzerine de düşünmek gerekmektedir.
Sonuç itibariyle, AI’nın gelişimi ve geniş çaplı etkileri yeni bir çağı temsil ediyor. Bilim ve teknolojinin bu yeni sınırı, sadece işleyişimizi değil, düşünme şeklimizi de değiştirebilir. Ancak, hızlı bir şekilde ilerlemeye devam eden bu teknolojiye dair etik ve toplumsal etkiler gerisinde kalmamalı, aksine bu etkilerin farkında olmalıyız. AI’nın geleceği, teknoloji kadar sosyal bilimlerin de bir parçası ve ilerlemesi gereken bir yol olarak karşımıza çıkar.
İlgili haberler
>> Huawei Yapay Zeka işinde Nvidia’ya nasıl rakip olmayı planlıyor?