Doom Guy: Life in First Person: Oyunseverler İçin Güzel Bir Kitap

John Romero, video oyun dünyasında en bilinen isimlerden. Kimileri için Doom ve Quake denildiğinde akıllara ilk o gelir. Kimileriyse, söz konusu Daikatana olduğunda Romero’nun kulaklarını çınlatır. Peki ya benim için?

Doom Guy: Life in First Person: Oyunseverler İçin Güzel Bir Kitap

id Software ile Doom II: Hell on Earth sayesinde tanışmıştım. Ekibe karşı ilgim, Doom 3’ün geliştirilme sürecinde başlamıştı. Çünkü çok iyi görsel kalitesi vardı ve yapanları merak ediyordum. Yanlış hatırlamıyorsam ilk olarak John Carmack’ın fotoğraflarını ve röportaj videolarını görmüştüm. Tabii o sıralar ekipte John Romero yoktu, çoktan ayrılmıştı. Araştırma yaptıkça onu da tanımaya başlamıştım.

Sevdiğim isimlerle röportajlar yapmayı seven biriyim. Çünkü bu süreçlerde hem merak ettiklerimi öğrenebilirim hem de o isimlerle vakit geçirme şansım olur.

John Carmack, Tim Willits, Gabe Newell, Gregor Punchatz, Ken Levine, John Romero ve daha pek çok isim…

John Romero’yla “bence” bir basın mensubu ile bir oyun geliştiricisi sohbetini bir adım öteye taşıyabildiğim an, aşağıdaki görselde de görebileceğiniz imzalı Quake çizimiyle gerçekleşti.

John Romero, E1M1 (Episode 1 Map 1) çiziminin dijital versiyonunu kendi blogunda paylaştığında hemen dikkatimi çekmişti. Eh, DOOM temalı koleksiyon yapan ve Quake’i de seven biri olarak sormak istemiştim, “Acaba o çizimin dijital bir kopyasını imzalayarak bana gönderebilir misin?” diye.

Gönderdi!

Doom Guy: Life in First Person: Oyunseverler İçin Güzel Bir Kitap

Zamanla id Software menşeli pek çok isimle konuşma şansım oldu. Hatta bazılarını artık arkadaşlarım olarak görüyorum. Romero, onlardan bir tanesi. Çünkü bir soru sorduğumda ya da bir şey rica ettiğimde, genellikle yardımcı bir tutum sergiliyor. Öte yandan, sosyal medyada klasik DOOM oyunlarıyla ilgili en çok paylaşım yapan, bilgi veren eski id Software üyesi de o. Tüm bunların üzerine şimdi bir de kitap hazırladı: Doom Guy: Life in First Person! Eh, tabii ki ben de sipariş verdim! Kitabı İstanbul’da okumaya başladım, ama özellikle Trabzon seyahatimde yanımdan ayırmadım ve keyifle bitirdim.

John Romero, id Software oyunlarıyla ilgili topluluklarda sıklıkla boy gösteren bir isim. Kısa aralıklarla oyun etkinliklerine katılıyor, konuşmalar yapıyor, soru cevap etkinlikleri düzenliyor. Tabii bunların büyük bir kısmı, 90’lı yılların ilk yarısındaki id Software ve id oyunlarıyla ilgili. Peki bir kitap olsa ve bu kitapta Romero’ya dair daha evvel duymadığımız şeyleri okusak? Mesela çocukluk döneminden ve henüz video oyun sektöründe bilinir bir isim olmadan önce yaşadığı şeylerden bahsedilse? İşte bu kitabın ortaya çıkış amacı bu.

Oyunları seven bir çocuk

Pek çokları, “İyi şartlarda yetişmiş, ailesi tarafından büyük destek gören biridir.” diye düşünüyor olabilir. Zaten şaşırtan, ters köşe yapan nokta da bu belki de. John Romero, hem çocukluk döneminde hem de gençliğinin ilk yıllarında pek çok zorlukla karşılaşmış bir isim. Tüm bunlara rağmen bardağa dolu taraftan bakmayı bildiğinden ve karşılaştığı iyi şeylere şükran duyarak kendini geliştirmek için çalıştığından söz ediyor.

Düşünün, 80’li yıllardasınız, ailenizin büyük bir geliri yok, evde bilgisayar yok (Ki o sıralar zaten çok özel araçlar bunlar.) ve babanız da oyunlarla ilgilenmenizi istemiyor, sert bir tutum sergiliyor…

Romero ise bulduğu her fırsatta oyunları araştırıyor, oynuyor ve ötesine giderek “Bu oyunları ben de yapabilir miyim?” diyerek kod yazmayı öğreniyor, çizim kabiliyetini geliştirmeye çalışıyor.

Zaman zaman üzüldüğüm, bazen güldüğüm, ama genellikle ilham verici bulduğum detaylar var öyküsünde.

Bilmediğiniz bir şeyi “Biliyorum” diyerek işe girebilir misiniz?

Origin Systems, bir zamanların efsane markalarından. John Romero’nun çok genç yaştayken burada işe girdiğini biliyor muydunuz?

– “Şu işi yapacak birine ihtiyacımız var?”
– “Ben yapabilirim!”

Kısa bir görüşme gerçekleştirildi. Romero, “Bana istediğiniz her şeyi sorabilirsiniz.” dedi ve gelen soruları tek tek cevapladı. Etkileyici bir tutum sergilemişti. İşe girmeyi başarmıştı, ama oradakilerin bilmedikleri bir şey vardı…

Romero, bahsedilen işi daha önce hiç yapmamıştı ve dolayısıyla bilmiyordu. Yine de işe girmek önemliydi ve başarmıştı. Sonra bahsi geçen konuyla ilgili bir kitap aldı, birkaç günde tüm detayları okuyup öğrendi. Evet, artık o işi sorunsuz yapabilirdi ve yaptı da. Ne büyük cesaret! Hani günümüzde “Bu iş için yeterince tecrüben yok, sen yapamazsın.” düşüncesiyle gençlerin işe alınmadığı oluyor ya… Bu aslında geçmişte de vardı ve Romero belki de bu düşünceyi kıvrak bir hamleyle yenmeyi başarmıştı. Görüşme ve iş hakkında detayları tabii ki kitapta okuyabilirsiniz.

Doom Guy: Life in First Person: Oyunseverler İçin Güzel Bir Kitap

id Software için önemli bir isim

John Romero, id Software’ın ortaya çıkmasında ve pek çok klasiğin hazırlanmasında kilit rol oynadı. Henüz ortada id Software yokken, John Carmack’ı birlikte çalışmaya ikna eden kişi oydu.

Carmack, özgürlüğüne düşkün bir genç olarak şirket ortamında, birilerinin direktifleriyle hareket etmeyi seven biri değildi. Bu yüzden daha önce gelen teklifleri reddetmişti. Romero ise Carmack’ın dilinden anlayabilirdi. Çünkü o da kod yazıyor ve oyunlarla ilgileniyordu. Haklıydı da. Carmack’ı birlikte çalışmaya ikna ederek yeni bir oyun geliştirme takımının kurulmasını sağladı. Sonrasında da Carmack’ın üstün yetenekleriyle çok iyi oyunların yapılabileceğini fark ettiği için id Software’ın temellerini attı. Sonrasını az çok biliyorsunuz, ama geliştirme süreçleriyle ilgili pek çok güzel detayın kitapta yer aldığını söylemeliyim.

id Software’dan ayrılış ve Daikatana faciası

Romero, id Software’da tasarımdan pazarlamaya, editör hazırlamaktan müziklerin yapımına kadar pek çok noktada rol alan bir isimdi. Carmack ise, biraz daha “odaklanma” yanlısı bir isimdi. Carmack’a göre Romero, Quake 1’in geliştirilme sürecinde yeterince Quake odaklı hareket etmedi ve bu sebeple id Software’dan ayrılması talep edildi.

Romero, bu görüşe katılmasa da artık ofis ortamının eskisi gibi olmadığının, eskisi kadar keyif vermediğinin farkındaydı ve kısa süre sonra Ion Storm’u kurarak Daikatana üzerinde çalışmaya başlayacaktı.

Ion Storm, Eidos için önemli bir stüdyoydu ve açıkçası Eidos’un yatırım yapmasının öncelikli amacı, bu stüdyoda John Romero gibi bir ismin olmasıydı. Ne var ki büyük beklentilerin yerini büyük bir hayal kırıklığı alacaktı.

Romero, Daikatana için başta Quake 1 motoruyla hareket ediyordu. Daha sonra E3 fuarında Quake 2’yi görünce çok etkilendi ve bu motora geçiş yapmayı önerdi. Böyle bir hamle, görsel kalite anlamında daha iddialı bir oyun demekti, ama öte yandan oyun geliştirilme sürecinin de ciddi miktarda uzayacağı anlamını taşıyordu. Yıllardır devam eden süreç, maalesef istenen kalitede bir oyun getirmedi ve kısa süre sonra stüdyonun kapatılmasına karar verildi. Tabii böyle bir stüdyodan Warren Spector önderliğinde Deus Ex gibi klasiğin çıktığını da hatırlatmakta yarar var. Süreç hakkında çok daha fazla detay için kitabı alıp okumanız gerekiyor.

Yıllardır süren suskunluk…

Romero, Daikatana’nın ardından pek çok farklı noktada çalışmalar yürüttü. Çocuklara yönelik eğitim odaklı bir MMORPG projesi vardı örneğin, ama motor tarafındaki teknik zorluklar sebebiyle çok ilerleyemedi. Mobil telefonlar için (Akıllı telefonlardan önce) oyunlar hazırladı, daha sonra Facebook’ta oyun oynamanın popülerleşmesiyle tarayıcı tabanlı oyunlar tarafında çalışmalar yaptı. Tabii DOOM ve id Software menşeli oyunlarla bağını koparmadı. Bu noktada Sigil, klasik DOOM serisi için önemli bir devam oyunu diyebiliriz.

Öte yandan yapımcı, son yıllarda Unreal motorunu kullanarak yeni bir FPS oyunu üzerinde çalışıyor. Hayır, retro tarzda bir FPS’den söz etmiyorum. Gelişmiş görsellere ve oynanış detaylarına sahip bir oyun olacak. En azından Romero’nun söyledikleri bu yönde. Yeni detaylar ve görseller ne zaman yayınlanır, bu henüz bilinmiyor.

Blackroom mu? Hani Adrian Carmack ile birlikte çalıştıkları ve Kickstarter’da bağış topladıkları FPS oyun projesi… Maalesef o iptal edildi.

Doom Guy: Life in First Person: Oyunseverler İçin Güzel Bir Kitap

Doom Guy: Life in First Person’ı okumalısınız

Ben, sevdiğim markaların gelişim süreçlerini, süreçlerde yer alan isimlerin tecrübelerini ve süreçlerle ilgili ilgi çekici detayları okumayı seven biriyim. Bu bağlamda Doom Guy: Life in First Person, çok iyi bir örnek.

Öte yandan, “Ben zaten id Software oyunlarıyla ilgili detayları biliyorum.” diyorsanız, başta da dediğim gibi, Romero’nun çocukluk dönemi ve gençlik yıllarının başlarında yaşadıklarını öğrenebilmeniz için eşsiz bir kaynak olduğunu söyleyebilirim.

370 sayfalık kitap, ciltli baskı ve İngilizce. Akıcı ve anlaşılır bir anlatımı var. Şu an Türkçe basımı yönünde bir plan ise bulunmuyor.

İlgili Haberler

>> Asus ExpertBook B6 Flip İnceleme (Video)