Star Wars Jedi: Survivor, bu sene en çok beklediğim oyunlardan bir tanesiydi. “En çok beklediğim” derken şaka yapmıyorum aslında. Çünkü oyun, inceleme için resmi çıkış tarihinden daha önce elime ulaşmıştı. Test için PC versiyonunu tercih etmiştim. Ne var ki oyun sorunluydu ve oynamak yerine beklemeye, yeni yamaların yayınlanmasını gözlemeye devam ettim…
Videolardan gördüğüm kadarıyla Star Wars Jedi: Survivor’ın çok iyi görsel kalitesi vardı ve zaten aksiyon macera oyunlarını da seviyordum. Son Harry Potter oyunu Hogwarts Legacy ile günler, hatta haftalar geçirmiştim ve şimdi de karşımda Yıldız Savaşları’nın en yeni macerası duruyordu. “Neden olmasın!” diye düşünüyordum. Ve gerçekten de kolay kolay “olmadı” yahu…
Oyunu ilk kez deneyimlediğimde, henüz grafik ayarlarına düzenleme yapamadığımı fark ettim. Sonuçta oyun henüz çıkmamıştı ve daha ilk gün yaması da yayınlanmamıştı. Çıkışa daha vakit olduğu için bunları normal olarak görüp oyuna dalış yapmak istedim.
Star Wars Jedi: Survivor, herhangi bir grafik ayarlaması yapmamama ve orta seviye detaylara rağmen göze hoş gelen görsellik sunmayı başarabiliyordu. Çevre tasarımlarını fazlasıyla beğendiğimi söylemeliyim. Kocaman bir evrenin içinde olduğunuzu daha ilk andan itibaren hissettirebiliyordu ve bu da atmosfer için güzel bir artıydı.
Can sıkan taraf ise, bu güzel görselliği 10-15FPS performans değerleri sebebiyle sağlıklı bir şekilde deneyimleyemiyordum. Biraz oynamaya çalıştıktan sonra oyunu kapattım ve güncellemeleri beklemeye koyuldum…
Sonra oyunun resmi çıkış günü ve güncelleme geldi, ama ne güncelleme! Dikkatinizi çekmiştir, son dönemde çıkan oyunlar hep sorunlu çıkıyor ve sonra da güncellemeleri geliyor. Güncelleme boyutları ise, hem internet kotası hem de beklemekten hoşlanmayan oyuncular için can sıkıyor.
Güncellemenin ardından oyunu orta ve yüksek grafik ayarlarında, genellikle akıcı performansla deneyimleyebildim. Ki bu esnada oyunu pek çok kişi konsollarında çoktan oynamıştı bile. Ben geç kalmıştım…
Sıkı bir Star Wars hayranı değilim, ama bu evrene kıyıdan köşeden dokunmuş hemen her oyuncuyu çekebilecek bir potansiyel var bu oyunda. Üzücü taraf ise, ilk başta pek çok sorun sebebiyle ciddi sayıda oyuncuyu kaybettiklerini düşünüyorum.
Star Wars Jedi: Survivor, Respawn Entertainment tarafından geliştirilen bir oyun.
Bu şirket, ünlü Call of Duty serisinin yaratıcıları tarafından kuruldu ve sonrasında Titanfall gibi kaliteli bir seriyi bizlere sundu. Eh, Star Wars tarafında da beklentiler yüksekti doğrusu. Her neyse…
Aksiyon macera türündeki oyunda, genç bir Jedi olan Cal Kestis’i kontrol ediyoruz. Fallen Order’da yaşananların 5 sene sonrasında, “umut” bir yandan azalırken bir yandan da Cal gibi genç savaşçılar sayesinde varlığını korumaya çalışıyor. Cal, artık bir Padawan değil, bir Jedi Şövalyesi. Hikâye tarafına girmiyorum, ama hem tahmin edebileceğiniz hem de sizi şaşırtacak detaylar sizi bekliyor.
Eğer önceki oyunu oynamadıysanız, oynanış sistemine alışmak için ilk bölümlerde alıştırma tarzında görevler sunuluyor. Eğer hikâyenin her bir detayı sizin için önemliyse, öyleyse önceliğinizi Fallen Order’a vermelisiniz.
Önceki oyuna kıyasla bu yapımda daha iyi bir dövüş sisteminin hazırlandığını, ışın kılıcı kullanımı, saldırı ve savunma tarafında daha iyi düzenlemeler yapıldığını söylemek mümkün. Zaten oyunu oynamadan önce göz attığım yorumlarda da, oyunun en iyi özelliklerinden bir tanesi olarak dinamik dövüş sisteminden söz ediliyordu.
Karakterimizle düşmanları ikiye ayırabilir, onları bir yerden başka bir yere fırlatabilir, etrafta gizli kalmış sırları ortaya çıkarabiliriz. Gerek ışın kılıcı kullanımı tarafında, gerekse de ilerledikçe elde edeceğiniz yeni saldırı imkânlarıyla heyecanlı serüvenler sizi bekliyor diyebiliriz.
Star Wars evreninden tanıdığınız pek çok detay bu oyunda mevcut. Tabii baştan sona aynı seviyede değiliz. Detaylı bir gelişim ağacı var. Burada puanlarımızı kullanarak saldırı ve savunma yeteneklerimizi geliştirebiliyoruz. İlerledikçe daha güçlü, daha farklı düşmanlarla karşılaşıyoruz. Bu tabii olması gereken ve yeni yeteneklerinizi keyifle deneyimleyebilmenize imkân sunan bir süreç.
Tabii kozmetik olarak özelleştirmeler de mevcut. Saç tipinden giysilere kadar pek çok farklı seçeneğe erişebiliyoruz. Bu tip detaylar, kendi özel karakterini oluşturmak isteyen oyuncular için önemli.
Oyun boyunca pek çok farklı gezegende, dolayısıyla pek çok farklı mekânda savaşıyoruz.
Dolayısıyla bazı noktalarda, bir açık dünya deneyimine yakın deneyimleri yaşamak da mümkün oluyor. Örneğin Koboh, oldukça büyük ve keşfe çıkmak için keyifli detaylar sunuyor. İrili ufaklı detayları keşfetmekten hoşlanan oyuncular için göz önünde bulundurulmalı. Buraya zaten oyun boyunca defalarca uğruyoruz. Açıklamalarda da belirtildiği gibi, burası için “Evden uzaktaki evimiz” diyebiliriz.
Peki ya yol arkadaşımız? Evet, Jedi düzeni yeniden güçlü bir seviyeye gelebilir mi bilinmez, ama BD-1 sayesinde Cal’ın pek çok engeli rahatlıkla aşabildiğini söyleyebiliriz.
Bu mekanik arkadaş sayesinde, bulunduğunuz ortamda keşifler gerçekleştirebilir, dost ya da tehlikeli faktörler var mı öğrenebilirsiniz. Tabii kapıları açma tarafında da adeta çilingir görevi üstlenebiliyor.
Unreal Engine 4’ün gücü
Epic Games, yakın zamanda Unreal 5’e dair teknoloji demolarını görücüye çıkarmıştı, hatta bu yeni motorla yeni oyunların yapımına dahi başlandı. Yine de tüm bunlar, Unreal 4’ün hâlâ çok güçlü olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Karakter tasarımları çok başarılı. Her bir bölüm, sanki koca bir film sahnesini andırıyor. Hele büyük bir ekranınız ve detayları iyi yakalamanıza yardımcı olabilecek bir ekran kartınız varsa, sadece çevreyi seyrederek bile saatler geçirebilirsiniz. Sanat noktasında pek çok kişiye ilham verebileceğini düşünüyorum.
Oyunun bir diğer güzel noktası ise, orkestra destekli müzikler ve hem berrak hem de vurucu etkileye sahip sesler. Burada da umuyorum ki iyi bir oyuncu kulaklığınız ya da hoparlör sisteminiz vardır.
Bizim için ilginç olduğunu düşündüğüm bir detayı da paylaşmam gerekirse, Hollanda çıkışlı Saykodelik folk grubu Altın Gün de yeni performansıyla bu oyunda yer alıyor, muhtemeldir ki fırsat buldukça sizi halay çektirmek istiyor.
Peki ya oyunun PS5 sürümü nasıl?
Oyunun PS5 sürümünde oynanışa olumsuz yönde etki edebilecek bir problemle karşılaşmadım. Aksine oyun, büyük haritaları ve dinamik oyun yapısıyla konsolla uyumlu çalışıyor. Işın izleme sayesinde göz okşayan detaylarla karşılaşabiliyorsunuz. Ara yükleme sürelerinin kısa olması ve tabii ki Sony’nin kablosuz Dualsense kontrolcüsüyle sorunsuz ilerleyebiliyorsunuz. Dokunsal geri bildirimler sayesinde savaşı avuçlarınızda hissedebiliyorsunuz.
Üç boyutlu harita desteği, çift zıplama ve duvarlarda kısa süreliğine koşabilme unsuru, çoğu noktada avantaj anlamını taşıyor. Bu tabii PC sürümü için de geçerli. Örneğin, düşman saldırılarından hızlıca kaçabilir, yeni bir saldırı için kendinizi konumlandırabilirsiniz.
Eğer kısa süreliğine olsa da kendinizi bir Jedi gibi hissetmek isterseniz, işte size imkân!
Güzel bölüm tasarımları, eğlenceli keşif detayları ve dinamik dövüş sistemiyle Jedi: Survivor, oynanmayı hak eden bir Star Wars üyesi. Önceki oyuna kıyasla çoğu noktada seviyeyi yükselttiğini söylemek mümkün. Tabii özellikle çıkış dönemindeki performans sorunları olmasaydı, bugün çok daha iyi oyun deneyimlerinden söz etmek mümkün olacaktı.
Son bir not paylaşmamız gerekirse, bu serinin “bir üçleme” olarak planlandığını söylemeliyiz. Yani önümüzdeki yıllarda, Unreal 5 ile geliştirilmiş yepyeni bir Star Wars oyunu daha görebiliriz.
İlgili Haberler:
>> Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin ile Founders Hub’ı ve Şirket Planlarını Konuştuk!