“Pushing the limits: How to address specific cybersecurity demands and protect IoT” (Sınırları zorlamak: Belirli siber güvenlik talepleri nasıl ele alınır ve IoT nasıl korunur) başlıklı Kaspersky raporu, Türkiye’nin bağlı bulunduğu bölgedeki (META) beş işletmeden ikisinde (%44) IoT altyapılarının bazı bölümlerinin henüz herhangi bir korumaya sahip olmadığını ortaya koydu. Birçok işletmenin IoT projelerinin uygulanmasının önündeki ana engel, siber güvenlik ihlalleri ve veri ihlalleri riski olarak öne çıkıyor.
IoT Analytics’e göre, küresel bağlantılı IoT cihazlarının sayısının 2025 yılına kadar %9 artarak 27 milyar IoT bağlantısına ulaşması bekleniyor. Bağlantılı cihazlardaki bu çarpıcı artışla birlikte güvenlik ihtiyacı da artıyor. Gartner, son üç yılda kuruluşların yaklaşık %20’sinin ağlarındaki IoT cihazlarına yönelik siber saldırılar gözlemlediğini vurguluyor.
Türkiye’nin bağlı bulunduğu bölgede (META) yer alan kuruluşların üçte ikisi (%72) IoT çözümlerini kullanırken, %44’ü bunları tamamen koruma altına almıyor. Bu, bir elektrikli araç şarj istasyonundan bağlı tıbbi ekipmana kadar IoT projeleri için işletmelerin herhangi bir koruma aracı kullanmadığı anlamına geliyor.
Bunun arkasındaki neden, güvenlik çözümleriyle her zaman uyumlu olmayan IoT cihazlarının ve sistemlerinin çeşitlenmesi olabilir. İşletmelerin neredeyse yarısı, siber güvenlik ürünlerinin IoT performansını etkileyebileceğinden (%46) veya uygun bir çözüm bulmanın çok zor olabileceğinden (%39) korkuyor. İşletmelerin siber güvenlik araçlarını uygularken karşılaştıkları diğer yaygın sorunlar yüksek maliyet (%40), yönetim kuruluna yapılan yatırımı haklı gösterememek (%43) ve personel veya belirli IoT güvenlik uzmanlığı (%40) eksikliği olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, siber güvenlik riskleri kuruluşların yarısından fazlası tarafından (%63) IoT’yi uygulamanın önündeki ana engel olarak görülüyor. Bu, şirketler tasarım aşamasında siber riskleri ele almakta zorlandıklarında ve uygulamadan önce tüm artıları ve eksileri dikkatlice tartmaları gerektiğinde ortaya çıkabiliyor.
Industry IoT Konsorsiyumu Baş Teknoloji Sorumlusu Stephen Mellor, şunları söylüyor:
“Siber güvenlik, IoT için ön planda ve merkezde olmalıdır. Yaşam, uzuv ve çevre tehlikede olduğundan risk yönetimi büyük bir endişe kaynağıdır. BT hatası utanç verici ve pahalı olabilirken, IoT hatası ölümcül olabilir. Siber güvenlik ise bir sistemi güvenilir hale getirmenin yalnızca bir parçasıdır. Bunun yanında fiziksel güvenliğe, mahremiyete, esnekliğe, güvenilirliğe ve emniyete de ihtiyacımız var. Örneğin kilitli kapılar gibi bir binayı güvenli hale getiren şeyler hızlı bir şekilde tahliyeye izin vermiyorsa binayı güvensiz hale getirebilir.”
Advantech’in WISE-Edge+ Direktörü Eric Kao, şu yorumlarda bulunuyor: “IoT projeleri çok parçalı, gevşek bir şekilde birleştirilmiş, etki alanına özgü ve doğaları gereği entegrasyon açısından ağır yapılarak sahiptir. Kıyaslama yapmak gerekirse mesajlaşma/iletişim, analitik, CRM gibi BT projeleri ortak gereksinimlerin yaklaşık %80’ine sahiptir. Ancak IoT uygulamalarında her tür eski sistem, fiziksel kısıtlama, etki alanı protokolü, çoklu satıcı çözümüyle ilgilenmemiz, kullanılabilirlik, ölçeklenebilirlik ve güvenlik açısından makul bir denge sağlamamız gerekir. Daha yüksek kullanılabilirlik ve ölçeklenebilirlik arayışı sırasında belirli bulut altyapısından yararlanılmalı, sistem bir dereceye kadar açık olmalıdır. Böyle olduğunda güvenlik çok büyük bir zorluk haline geliyor.”
Kaspersky’nin yan kuruluşu IIoT şirketi Aprotech’in CEO’su Andrey Suvorov şu şunları ekliyor: “Tüm bu zorluklara rağmen io T sadece işletmelere değil hepimize harika fırsatlar sunarak konforlu yaşam, ulaşım, daha hızlı teslimat ve iletişim sağlıyor. io T, akıllı şehirlerde (%62), perakendede (%62) ve endüstride (%60) yaygın olarak kullanılıyor. Bunlar arasında enerji ve su yönetimi, akıllı aydınlatma, alarm sistemleri, video gözetimi ve daha pek çok proje yer alıyor. Dünyanın dört bir yanındaki uzmanlar bu tür projeler için etkin koruma üzerinde çalışıyor. Ancak ekipman üreticilerinden ve yazılım geliştiricilerinden hizmet sağlayıcılara ve bu çözümleri uygulayan ve kullanan şirketlere kadar her düzeyde çaba gösterilmesi gerekiyor.”
Kuruluşların IoT güvenliklerindeki boşlukları doldurmalarına yardımcı olmak için Kaspersky aşağıdaki yaklaşımları öneriyor:
- Uygulamaya almadan önce cihazın güvenlik durumunu değerlendirin. Siber güvenlik sertifikalarına sahip cihazları ve bilgi güvenliğine daha fazla önem veren üreticilerin ürünlerini tercih edin.
- Katı bir erişim politikası, ağ segmentasyonu ve sıfır güven modeli kullanın. Bu, bir saldırının yayılmasını en aza indirmeye ve altyapının en hassas kısımlarını korumaya yardımcı olacaktır.
- Programlanabilir mantık denetleyicileri (PLC’ler), ekipman ve bellenimdeki güvenlik açıklarıyla ilgili en alakalı verileri düzenli olarak almak, bunları yamalamak veya herhangi bir koruma geçici çözümünü kullanmak için bir güvenlik açığı yönetimi programını benimseyin.
- Şirketlerin yeterli düzeyde bir IoT koruması elde etmek için geçmeleri gereken tüm adımları ve seviyeleri değerlendirmelerine yardımcı olan bir yaklaşım olan “IoT Güvenlik Olgunluk Modeli”ni kontrol edin.
- Kaspersky IoT Secure Gateway 100 gibi uçtan iş uygulamalarına veri aktarımının yerleşik güvenliğini ve güvenilirliğini sağlayan özel bir IoT ağ geçidi kullanın. Siber bağışıklık, neredeyse hiçbir saldırı ağ geçidinin işlevlerini etkileyemez.
İlgili Haberler
>> 2022 Yılı Güvenlik Tahminleri: Bu Yıl Siber Suçlarla Mücadele Yılı Olacak