Modern dünyaya uyum sağlamak için bankaların ve diğer finans sektörü hizmet sağlayıcılarının maliyetlerini düşürmeleri, yeni iş modelleri geliştirmeleri, standart finansal hizmetlerinin ötesinde yeni gelir akışları hayata geçirmeleri ve teknoloji konusunda her geçen gün daha da bilgili hale gelen müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaları gerekiyor. Kısacası, tam bir dijitalleşme şart. Bunu yapmak için, bankaların ve finansal hizmet sağlayıcılarının, verilerini yönetmek için farklı bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor. – bit’ler ve bayt’lar dijital çağın temel ürünleri diyebiliriz.
Finans kurumları, müşterilerinin birden fazla sektörde ve değer zincirinde tüm finansal yaşam döngüsünün moderatörü olmayı hem istiyor hem de buna ihtiyaç duyuyor. Dijital dönüşüme giden yolculuklarının bir parçası olarak bu kurumların mutlaka, birbirine bağlantı stratejisi geliştirmeleri gerekiyor.
Birbirine bağlantı stratejisi bir bankanın, kendi dijital kaynakları, iş ortakları ve müşterileriyle olan bağlantısını kontrol etmek istediği yolları değerlendirmek için bir çerçeve sağlar. Test etmek, deneyim kazanmak, bir bankanın birbirine bağlantı altyapısı üzerinde kontrol sahibi olmasının faydalarını anlamak ve uzun vadeli bir strateji geliştirmek için bu süreci yönetilebilir adımlara bölmeye değer.
İşte finans sektörü kurumlarının bağlantı deneyimlerini geliştirmelerine ve kendi stratejilerini oluşturmalarına yön verecek 4 aşamalı süreç:
1. Temel bilgilerden başlayalım– Birbirine bağlantı, BT sistemlerinin verimli ve etkin şekilde çalışmasını nasıl sağlar?
Dış sistemler hakkında düşünmeden önce ilk temel adım, iç sistemlerin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak. Bulut kaynaklarına ve Microsoft 365 ve Microsoft Dynamics for CRM ve ERP sistemleri gibi uygulamalara bağlantılar sorunsuz, yüksek hızlı, güvenli ve yedekli olmalı; böylece ne olursa olsun, verilerinize ve iş süreçlerinize erişmeye devam edebilirsiniz. Geleneksel olarak bulut kaynaklarına, beraberinde getirdiği tüm risklerle birlikte genel internet bağlantısı üzerinden erişim sağlanır. Öte yandan, güvenli ve yüksek performanslı bir birbirine bağlantı platformu aracılığıyla bir bulut değişiminden yararlanarak, bir bankanın ağını, genel internet bağlantısını atlayarak doğrudan bulut sağlayıcısının ağına bağlamak mümkün. Bu stratejinin birçok faydası var: yalnızca bağlantıyı değil – ve dolayısıyla yalnızca bağlantı üzerinden geçen verileri değil – kaynaklara yönelik kötü niyetli saldırılara karşı da korunma sağlar, aynı zamanda doğrudan bağlantı, verilerin izlediği rotayı da kısaltır. Bu da gecikme süresinin minimumda olmasını sağlar. Gecikme ne kadar düşükse, yanıt da o kadar hızlı, bulut uygulamalarının performansı da o kadar yüksek ve nihayetinde kullanıcı deneyimi de o kadar daha iyi olur. Gecikme süresi, bankacılığın geleceği söz konusu olduğunda gerçekten sektörün yeni para birimi rolünde!
2. Önce güvenlik: Veri rotalarını kontrol etmek için diğer ağlarla doğrudan ve güvenli bir şekilde bağlantı kurun
Bankaların, hem kendi sistemlerinin hem de müşteri verilerinin güvenliğini sağlamaları gerekiyor. Diğer yandan, müşterilerinin hizmetlerine güvenli bir şekilde bağlanmalarını sağlamaları da şart elbette. Bu noktada genel internet bağlantısı kullanmak kötü bir seçim, çünkü verilerin izlediği rotaları kontrol etmek mümkün değil. Bu nedenle bankaların “eşleştirme” (peering) yaparak, genel interneti atlamaları gerekiyor.
Eşleştirme, birbirine bağlantı platformunda (İnternet Değişimi veya IX olarak da bilinir) iki ağ arasındaki doğrudan bağlantı anlamına gelir, böylece genel İnternet bağlantısı üzerinden izlenecek uzun ve potansiyel olarak tehlikeli, bilinmeyen rotalar pas geçilir. Eşleştirme iş ortaklarına, verinin izlediği rotalar üzerinde kontrol sağlama imkanı verir, güvenlik ihlali riskini en aza indirger ve verilerin izledikleri rotaları kısaltır ki bu da gecikme süresinde ve dolayısıyla performansta önemli bir iyileşme sağlar. Doğrudan diğer ağlarla eşleştirme yapmak finansal kurumların, müşterilerine bankacılık hizmetlerine daha güvenli ve yüksek performanslı bir bağlantı ile erişmelerini sağlar.
3. Dijital bankacılık için regülasyonlara uygunluk ve risk azaltma gereksinimlerinin karşılanması
Çok sayıda farklı iş ortağı ile bağlantı kurarken, şirket politikalarının ve regülasyonların (örneğin, veri korumayla ilgili olarak) uygunluğunu yönetmek giderek daha karmaşık hale geliyor. Bu noktada, finans sektöründe kullanılan geleneksel yöntem – yani MPLS aracılığıyla bağlantılar ve şeffaf olmayan IP transit kullanan veri aktarımı ve her bir iş ortağı ağı için ikili anlaşmalar – resmen bir yönetim kabusu haline geliyor. Oysa tüm bu süreç, güvenli ve yüksek performanslı bir bağlantı platformu üzerine kurulmuş, amaca göre tasarlanmış özel bir bağlantısı ekosistemi olan “Kapalı Kullanıcı Grubu” (CUG – Close User Group) ile çok daha basit bir hale getirilebilir. Bu durumda Kapalı Kullanıcı Grubu, bankanın kontrolü altında olacaktır. Kapalı Kullanıcı Grubu, genel internet bağlantısını atlar ve bankanın ağını doğrudan güvenilir iş ortaklarının ve müşterilerinin ağlarına güvenli bir şekilde bağlar. Öngörülen politika ve düzenlemelere uygunluk, ekosisteme katılım için zorunlu bir ön koşul haline getirilebilir. Bu şekilde banka, ekosistemin tüm üyeleri için politikalar belirleyebilir ve bunu bir düğmeye tıklayarak yapabilir.
Son günlerde bulut konsantrasyonu riskini azaltma gerekliliği de kurumların ana konularından biri olarak öne çıkıyor. Açıkçası hiçbir banka tüm yumurtalarını tek sepete koymamalı, bu dijital altyapı için de geçerli. Bulut konsantrasyonu riskinin azaltılmasının gereksinimlerini karşılamak için öncelikle çoklu bulut stratejisine sahip olmak çok önemli ve çok çeşitli bulut sağlayıcılar ve bulut hizmetleri sunan veri merkezi bağımsız bir bulut değişimi kullanıyorsanız, ana sağlayıcıya bağlı kalma riski olmadan bulut sistemlerinizi yönetmeniz mümkün.
4. Finansal müşteri yolculuğunu kontrol edin ve dijital ortaklıklar aracılığıyla yeni gelir modelleri geliştirin
Müşteriler, kullanımı kolay dijital sistemler ve bankacılık ürünlerine esnek erişim talep ediyor. Finans sektöründe yeni oyuncuların rekabetinin artmasıyla birlikte bankalar ve diğer finansal hizmet sağlayıcılarının yeni gelir modelleri yaratmaları artık bir gereklilik oldu. Potansiyel seçeneklerden biri, iş ortakları aracılığıyla hizmetlerini ve ürünlerini yeni müşteri gruplarına (örneğin farklı coğrafi bölgelerde veya belirli niş pazarlarda) sunmak. Web mağazalarına yerleştirilmek üzere kendi ödeme hizmetlerini geliştirmek. Bunlara ilavaten bankalar hizmetlerini beyaz etiketli ürünler olarak satabilir, böylece başka bir banka (örneğin bir Neo banka) bunları uygun şekilde markalayabilir ve yeni müşteri gruplarına satabilir. Ayrıca, müşteri yönetimini hizmet yönetiminden ayırarak, bankacılık lisansı olmayan diğer coğrafi bölgelerdeki müşterilere de ortak bankalar aracılığıyla hizmetlerini sunabilirler.
Tüm bu faaliyetlerin kesişim kümesi, iş ortakları arasında son derece güvenli ve minimum gecikmeli bağlantı ile birlikte açık standartlara ve birlikte çalışabilirliğe olan gereksinim aslında. Banka, bankacılık altyapısını yeni ürün ve hizmetler için üçüncü şahısların kullanımına sunmak isteyebilir – ancak bunu yapmak için öncelikle dijital altyapısının göreve uygun olduğundan emin olması gerekir.
Pek çok seçenek var, ancak sonuç şu: Bankaların gerçekten dijitalleşmek için güvenilir iş ortaklarıyla güvenli ve özel bir bağlantı ekosistemi geliştirmeleri gerekiyor. Bankalar, birbirine bağlantı platformunda kurulmuş bir “Kapalı Kullanıcı Grubu” içinde bu ekosisteme bağlanarak, genel internet bağlantısından tamamen ayrılmış özel bir ekosistemin ek avantajıyla birlikte eşleştirmenin tüm avantajlarına sahip olurlar.
İlgili Haberler:
>> 2021’de Twitter’da Oyun Rekorları Kırıldı! İşte En Çok Konuşulan Oyunlar!