Schneider Electric’in her yıl Dubai’de gerçekleştirdiği geleneksel ‘Power to the Cloud-Veri Merkezi Konferansı, bu yıl bilişim ve enerji sektörünün nabzını İstanbul’da tuttu.
Hilton İstanbul Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleşen konferansta 500’ün üzerinde profesyonel, bilişim sektöründeki son gelişmeleri tartışma ve kurulan stantlarda yerinde izleme fırsatı buldu.
Türkiye’nin en büyük veri merkezi etkinliği olarak gerçekleşen konferans için Schneider Electric bünyesindeki Veri Merkezi İşkolu Global Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Paul-François Cattier de İstanbul’a geldi. Cattier, “Ekonomilerin daha büyümesiyle birlikte sürdürülebilir akıllı şehirler ön plana çıkmaya başlıyor. Daha verimli ve etkili akıllı şehirler kurmanın yolu veri merkezlerinden geçiyor. Veri merkezlerinin etkin yönetilmesi ve işletilmesi önümüzdeki birkaç yıl içinde büyük önem kazanacak” dedi.
Veri merkezleri de enerjiyi verimli kullanan, çevreci ve inovatif çözümler istiyor…
Veri merkezi sektörünün arkasındaki itici güçlerin her yıl değişime uğradığına dikkat çeken Cattier, şöyle konuştu: “1995 yılında Veri Merkezleri daha çok güvenirlilik sağlamaları için tasarlanırken, 2005’te hem güvenilir hem de verimli olmaları bekleniyordu. Şimdi ise Veri Merkezleri sadece güvenilir ve verimli değil; aynı zamanda çevresel değişimlere de hızlı bir şekilde adapte olacak şekilde esnek olmak zorunda. BT sektörünün geçirdiği evrim, iş modeli değişimleri ve hızla artan internet kullanımı, veri merkezi sektöründe tam anlamıyla bir devrim yaratıyor. Türkiye, stratejik konumu itibarıyla Avrupa ve Ortadoğu’nun veri merkezi olmaya aday…”
Bilgi Teknolojileri alanında gerçekleşen büyüme ve kentleşmenin yanı sıra ekonomilerdeki sanayileşme ve dijitalleşmenin yüksek enerji tüketimine yol açtığını belirten Cattier, “Artık akıllı, gerçek zamanlı veri ve bilgiler aracılığıyla bağlanmalı; entegre sistemlerle enerjiyi en iyi şekilde kullanmanın ve ulaştırmanın yolunu bulmalıyız. İşte biz Schneider Electric olarak, BT sektöründe insanları, noktaları ve araçları birbirlerine bağlamak konusunda önemli bir rol oynuyoruz” şeklinde konuştu.
Tuncer: “Enerjideki uzmanlığımızı BT sektörüne de taşıdık, 4 yılda 3 kat büyüyeceğiz”
Schneider Electric Türkiye Genel Müdürü Bora Tuncer de küreselleşmenin rekabetin boyutunu değiştirdiği günümüzde ve sürekli gelişen dijital dünyada, artık enerjiyi verimli kullandıran, inovatif çözümler barındıran bir bilişim teknolojisi ihtiyacını tespit ettiklerini belirterek, “Enerji yönetimindeki uzmanlığımızı, BT sektörüne de taşımak istedik. Çözümlerimiz öncü teknoloji uzmanları tarafından tasarlanıyor, geliştiriliyor ve teslim ediliyor” dedi.
Türkiye ekonomisinin %4 civarında büyüdüğü 2013 yılında bilişim sektörünün %11,3 gibi yüksek bir büyüme kaydettiğini vurgulayan Tuncer, “Türkiye’nin gelişmekte olan bir ülke ve genç nüfusa sahip olması, ayrıca bu nüfusun teknolojiyle daha iç içe olması bilişim faaliyetleri açısından önemli bir potansiyel sunuyor. 2011 yılında 5 milyar dolar olan bilişim pazarının 2017’de 7,5 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye ayrıca stratejik konumu nedeniyle Avrupa ve Orta Doğu pazarında veri merkezi hizmetleri konusunda merkez olmaya aday. Schneider Electric olarak, gelişen, büyüyen Türkiye’nin bu konudaki ihtiyaçlarını şimdiden görüyoruz. Bu hedeflere katkı sağlamayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.
“Sahip olduğumuz teknolojiler ile veri merkezi altyapısı yönetimi alanında, müşterilerimizin ihtiyaçlarına komple çözüm sunan önemli bir oyuncu haline geldik” diyen Bora Tuncer, 4 yıl içinde Türkiye’de bilişim sektöründe 3 kat büyümeyi hedeflediklerini kaydetti.
Gökler: “Türkiye potansiyelini harekete geçirirse bilişim teknolojileriyle kalkınabilir”
Schneider Electric Bilgi Teknolojileri İş Biriminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Filiz Gökler de teknolojinin baş döndürücü değişiminden Türkiye’nin payına düşeni aldığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Teknoloji baş döndürücü bir hızla değişirken, her gün 2,3 milyar gigabyte seviyesinde veri üretilip paylaşılırken; yüzde 69’u 35 yaşın altında olan bir nüfusa sahip ve kritik coğrafik öneme sahip Türkiye’mizin bundan nasibini almaması düşünülemezdi. Ancak ülkemizde internet kullanımı ve veri trafiğine oranla alan olarak hala çok az veri merkezine sahibiz. Oysa uygun iklimi, kaliteli ve rekabetçi işgücü maliyetleriyle Avrupa ve Amerika’ya oranla veri merkezi kurulumundaki avantajlarımız çok daha fazla… Türkiye bu potansiyeli hayata geçirirse bilişim teknolojileriyle kalkınmasını hızlandırabilir.”