Birçok sistemde var olmasına rağmen durağan yapılar kullanılan uygulamalarla birlikte derin değişiklikler geçiriyor. Bulut bilişimin benimsenmesi, şirketlere yönelik çözümler ve iş analitiğinin de dahil olmasıyla, yarının kurumsal yazılım manzarasını yavaş yavaş şekillendirmekte.
Geçtiğimiz günlerde Salesforce.com ilk kez dünyanın sayılı 10 kurumsal yazılım satıcılarının listesi üzerine bir araştırma gerçekleştirdi. Listeye giren seçkin firmalar arasında yükselişte bulunan yazılım-hizmet sağlayıcıları bulunuyor.
Bulut kullanımı artıyor olabilir, ama Salesforce.com ‘un 3,8 milyar Dolar 2013 gelirlerine karşılık, Microsoft’un 65.7 milyar Dolar ve ilk dört kurumsal yazılım satıcılarının – Microsoft, Oracle, IBM ve SAP- 142.9 milyar Dolarlık gelirleriyle bu rakamı gölgede bıraktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Durağanlık var olmasına rağmen, bulut ve birkaç diğer teknoloji trendleri ile birlikte mobil, analitik ve tüketici ürünleri dahil olmak üzere yazılım tabanlı servisler (SaaS) kurumsal yazılımda manzarayı değişiyor. Forrester Research’ın raporuna göre, iş uygulamalarının yeniden şekilleneceği açıkça ortada.
Bulut bilişimin yükselişi, kurumsal ihtiyaçlara göre temsil edilen ihtiyaç modellerinin kullanılan ve uygulanan modellerin yükselişiyle birlikte büyük değişim bizleri bekliyor. Forrester’ın raporuna göre, küresel kurumsal bulut pazarı 2013 yılında 58 Trilyon Dolarken, 2020 yılında 191 Trilyon dolara yükselecek.
Değişimin Yüzü Bulut Bilişim
Bulut teknolojileri kurum içi yazılım ve tedarik satıcılarının kurulu düzenine en büyük tehditlerden biri olarak görülüyor. SaaS tabanlı gelişmeler, kurum içi yazılım geliştirme gibi kanaldaki satıcıları da tehdit ediyor. Yükselen eğilimler bulut bilişim ve büyük veriyi gösterse de, kurumlar tam olarak stratejilerini belirleyebilmiş değiller. Büyük veri ve sosyal medya analizlerinin önümüzdeki dönemin en büyük gelir kaynaklarını yaratacağını tahmin etmek hiçte güç değil.
Doğru zamanda doğru stratejilerle yola çıkıldığında SaaS uygulamalarının, kurumlar için terzi tarafından dikilen kişiye özel takım elbiseden farkı olmadığını söyleyebiliriz. SaaS uygulamaları yavaş yavaş devreye girmeye başladı ve birçoğumuzun beklediğinden yüksek bir etkiyle pazarın % 60 ile %70’inde etki edebilecek seviyeye ulaştı.
SaaS gibi hizmetler ısmarlama uygulamalar için ihtiyaç hakkında algıları değiştirecek, daha geniş bir etkiye sahip. İnsanlar genellikle farklılaştırılmamış kayıt ve yapıdaki sistemleri satın alıyor. Bu sistemlerin hem kendi müşterileri hem de sistem entegrasyonuyla uyumlu yapıda olmasına dikkat ediliyor.
Bulut tabanlı uygulamalar şuan için iş dünyasında yeterli görülmüyor. Kurumlar, var olan kullanıcıların sıkça karşılaşılan dirençleri ve geçmiş süreçlerle birlikte çeşitli sebeplerden dolayı eylemsizlik bariyeriyle karşılaşıyorlar.
İstikrarlı Çalışan Sisteminizi Çöpe Atmayın
Geçtiğimiz dönemde büyük yapılara entegrasyon sağlanan milyon dolarlık ERP sistemlerini, bugün kredi kartınızla alabilmeniz mümkün. Eğer çalışan bir sisteminiz varsa, emin olmadığınız bir sistemi kurarak geçmişte yaptığınız harcamaları ve istikrarlı çalışan sisteminizi çöpe atmayın. Hem özel bulutun hem de genel bulut bilişimin sağladığı esnekliğe rağmen, geçmişte yaptığınız milyonlarca dolarlık yatırımla oluşturduğunuz sistemi, emin olmadığınız ve verim almada sıkıntı yaşayabileceğiniz bir yapıya dönüştürmeye göze almak büyük bir risk.
Var olan sisteminiz üzerinde yapabileceğiniz entegrasyonlar ve sisteme dahil edebileceğiniz çözümlerle riski savuşturmak mümkün. Bulut trendi yükseliyor ve treni kaçırmamak için aceleci davranıp risk alarak eldeki yapıyı çöpe atmak yerine, sistemin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümlere yönelmek gerekiyor.
Yazılım tabanlı kurumsal uygulama unsurları, mobilite ve gerçek zamanlı uygulamalar ile bilgiye daha hızlı ulaşmak ve bilgiyi daha hızlı sunmak için aracı görevi üstlenecek kapasitedeler. Tüketicilerin dalgalanan etkisiyle sadece uygulamaların doğası etkilenmedi. Ancak genele bakıldığında mobil uygulamaların, tüm kurumsal yazılımların ekosistemini etkilediğini görebiliyoruz. Artık eskisi gibi kafa karıştırıcı çözümlerin yerine, tıpkı mobil uygulamalarda olduğu gibi basit ve iş bitirmeye yönelik yaklaşımlar öne çıkmış durumda.
Artık kullanıcılar, parlak ve ilgi çekici olmayan uygulamaları kullanmak istemiyorlar. Bu doğrultuda önemli bir eşikte sadece geliştiricilerin değil satıcılarında uygulamalarını geliştirmesi ve çeşitlendirmesi gerekliliği. Kullanıcıların beklentilerine yönelik uygulamalar doğal olarak daha fazla ilgi çekmekte. Bu bağlamda kullanıcıların ihtiyaçları, sahip olukları yazılım veya uygulamayla işini kolayca yapabilmesi, aynı zamanda işbirliği, paylaşım ve dağıtımı sağmak için basit ve destekleyici çözümlerle kullanıcının desteğini alabilen çözümler, önümüzdeki dönemden kazançlı çıkacaklar.
Otomasyon Sistemleri Yükü Azaltıyor
BT ve teknoloji çalışanlarının maliyetleri azaltmak ve işlerini kolaylaştırmak için otomasyon programlarının ihtiyacı her geçen gün artıyor. Sunucu, ağ ve veri ambarlarının sanallaştırılması gibi çözümleri gördük. Bu sistemler otomatikleştikçe, hiçbir el yordamıyla iş yapmadan yeni sunucuları sisteme dahil etmeniz gibi çözümlere ulaşabilmeniz mümkün. Bu tip operasyonlar, standartlaşması sağlayarak sistemdeki hata yükünü en aza indirmeyi sağlıyorlar.
Otomasyon sistemlerinin sağladığı önemli avantajlardan biri de son kullanıcıların self servis özellikleriyle istediklerini seçebilmeleri. Daha önce bir biriyle kullanılmasında bir çok prosedür gereken işlemleri otomasyon sayesinde kullanıcıların ihtiyaçlarını seçerek istedikleri uygulama ve yazılımları kullanabilecekleri yapılara dönüştürmek mümkün.
Geçmişe göz attığımızda yaptığınız bir işlemin raporunu almak için farklı bir departmandan cevap gelmesini beklediğimiz günler hiçte uzak değil. Şuan geldiğimiz noktadaysa yapılan işlemin sonuçlarını saniyeler içerisinde alabilmeniz mümkün.
Uygulamaların bloklara ayrılması giderek artan eğilimi devam ettiriyor. Son kullanıcıların iş sürecindeki değişen yönetim ve kuralların kodlara eklenmesiyle birlikte bloklara ayrılan uygulama eğilimde artan bir trend göze çarpıyor. Bu felsefe çerçevesinde hem mobil hem de kurum içi yazılımların uygulamaların içine analitik olarak gömülmesine imkan sağlıyor. Bu analitik veriler, hesaplama, matematik ve korelasyon bazlı araştırmaları içerebiliyor.
Perakendeciler bu tip verileri çevrim dışı olarak yıllardır kayıt altına almakta. Fakat perakende de oluşan bu tip verileri veri analitiği çözümleriyle daha fazla ön plana çıkmak mümkün. Mağazalarda gerçek zamanlı dinamik fiyatlandırma gibi çözümler sunan veri analitiği çözümleri, sonuçların daha hızlı alınmasını sağlıyor. Uygulama ve altyapı gerçek zamanlı teslimatı etkinleştirmek için bir araya geldiklerinde dinamik bir yapı oluşturarak bulut ve sanallaştırma gibi çözümlerle desteklendiklerinde, esnek ve çözüme ulaştıran sonuçlar üretilebiliyor.