Sizlerle biraz tarihe uzanalım istiyorum. Günlerden 19 Mayıs Milli Mücadele ye başladığımız gün yıl ise 1919.
19 Mayıs Milli Mücadele günü özel olarak seçilmiş bir tarih değildi. Fakat tüm yaşananların ardından Samsun’a ayak basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkışı ile başlamasından anlaşılıyor. O an için normal ama sonrasında bir millet bir ulus için çok önemli bir tarih oldu 19 Mayıs 1919.
Tabii ki anlatacak çok şey var o günler için. Atatürk’ün Samsun’a çıkmasının ardından gördüğü manzara çok hoş değildi. Şehirin genelinde İngiliz işgal kuvvetleri bulunmaktaydı. Onları destekleyen Pontusçular sokaklarda geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak paramparça ve birbirlerinden ayrılmış durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü ve planını yaptı. Bazılarını yanındakilerle paylaştı. Aklından geçenlerin bazılarını ise zamanı gelince ortaya çıkarmak için kendinde tutu. Onun için hiçbir engel aşılmaz değildi.
19 Mayıs Milli Mücadele Bu Marşla Başladı: Dağ başını duman almış 25 Mayıs 1919
Aşağıda General Kazım ÖZALP tarafından kaleme alınan, 1969 yılında basılan ve Özalp Atatürk’ü Anlatıyor adlı kitaptan alınmış bir bölümü okuyacaksınız. O günün canlı şahidi anlatıyor.
On Dokuz Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmıştık. Samsun’dan Havza’ya gidecektik. Mustafa Kemal Paşa kuramsal olarak IX. Ordu Müfettişi idi. “Kuramsal” olarak diyorum, çünkü komuta edeceği birlikler yalnız şeklen vardı. Ben, Kurmay Başkanı, Refik (Saydam) da Sağlık Dairesi Başkanı idi.
Samsun’dan Havza’ya otomobille veya araba ile gidecekti. O tarihte bütün yurtta, ya (T) modeli Ford otomobilleri yahut Almanlardan kalan ünlü Benz otomobilleri vardı. Ford’lar yeni yeni geliyordu. Samsun’da ise bir tane eski Benz’lerden bulunuyordu.
Şoförümüz, Müslüman olmayan yaşlı bir adamdı. Yollar yeni yağmurdan çıkmış, berbattı. Otomobil haraptı. İkide bir duruyor, arıza yapıyor, tekrar yol alıyorduk. Siz, o zamanki bu otuz beş yaşında, muzaffer komutanın hareket canlılığı ve sabırsızlığını tasavvur edemezsiniz. Kendisi şoförün yanında oturuyor, zaman zaman direksiyonu eline alıyordu. Arkada benimle Doktor Refik (Saydam) ve Doktor İbrahim Tali (Öngören) oturuyorduk. 0, şoförün işine karıştıkça yan gözle birbirimize bakıyorduk. Yan gözle diyorum, çünkü bir farkına varırsa hesap vermekten güç kurtulurduk.
Fakat ne olduysa oldu, yan gözle bakışarak anlatmak istemediğimiz korktuğumuz başımıza geldi. Makine bir dönemeçte bir daha kolay kolay harekete gelmeyecek halde durdu, kaldı. Bize yapacak iş, inmek ve beklemekti. Onu yaptık. Bir köşeye çekilerek sabırlı ve işi oluruna bırakarak beklemeye başladık.
(19 Mayıs Milli Mücadele ye başladığımız gün nasıl bayram oldu? Gençlik ve Spor Bayramı ilk defa 1926 yılında Gazi Günü adı altında Samsun’da kutlanmış, 24 Mayıs 1935’te Atatürk Günü adı altında resmiyet kazanmıştır. Beşiktaş’ın girişimleriyle Fenerbahçe Stadı’nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, Galatasaray ve Fenerbahçe’li yüzlerce sporcunun da katılımıyla bir spor günü haline gelmiştir.)
Mustafa Kemal Paşa, Havza’ya gidebilmek için bir araç bulmak gereksimini duyarak yanımıza geldi ve Refik Saydam’a gülerek dedi ki:
-“Doktor… Havza’ya kadar yürüyebilir misin?”
Sonunda, yarım saat ilerideki köye gidip, oradan araba bulmayı kararlaştırdık. Hep beraber yola çıktık. Mustafa Kemal Paşa dedi ki:
-“Size, yorulmamanız için bir çare önereceğim. Dağ başını duman almış marşını biliyor musunuz?”
İtiraf edeyim ki orada olanlardan hiçbirimiz bu marşı bilmiyorduk. Bunun üzerine kendi gür ve dinç sesiyle, notasını da tekrarlayarak başladı:
“Dağ başını duman almış,
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar…”
Kendisinden ilk defa, bu marşı Havza yolunda dinledim. 19 Mayıs 1919’da yanında olan mutlulardan biriyim. Rahat rahat söyleyebilirim ki, Mustafa Kemal Paşa, milli mücadeleye başladığının ilk marşını burada söylemiştir. Daha sonra Ankara Halkevi’nde, Gaziantep gecesinde, bir daha bu marşı söyletir ve söylerken gördüm:
“Bu ağaçlar güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar…”
derken yeni bir yola çıkmak hazırlığının heyecanını duyardı. Neden bu marşı bu kadar severdi? Doğa güzelliklerini tekrarladığı, o dönemde pek az görülen öz Türkçe olduğu, içinde geleceği ilgilendiren kelimeler ve amaçlar çok olduğu için mi bilmiyorum. Belki bütün bunların hepsi vardı. Çünkü O, doğanın güzelliğine, heyecanına, geleceğe aşık bir adamdı.
Kaynak: 1- Özalp Atatürk’ü Anlatıyor, Kazım Özalp , General, 1969, Tef. No:12
2- Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Prof. Dr. Utkan Kocatürk. Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara. ISBN: 975-16-1191-1. Sayfa: 132
>> 19 Mayıs Samsun Anı Biletinizi THY Ayrıcalığıyla Alabilirsiniz!