Mobil cihazlara ilgi son dönemde fazlasıyla arttı. Biz de bu ay mobil sektörde faaliyet gösteren firmalardan biri olan Qualcomm’un Türkiye Genel Müdürü Barış Ruacan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Bize Qualcomm hakkında bilgi verebilir misiniz? Qualcomm Türkiye’de neler yapıyor?
Qualcomm’u özetlemek gerekirse, mobil teknolojilerin mutfağında olan bir firma diyebiliriz. Firmamızın ilgilendiği birkaç tane ana iş kolu var. Birincisi Tablet PC ve akıllı telefonlar için işlemci üretmek. Bu alanda dünya genelinde pazar payımız yüzde 70’lerin üzerinde. Qualcomm 250 civarında markaya mobil işlemci sağlıyor. SnapDragon adlı ürünümüz bugün 1000’in üzerinde cihazda kullanılıyor. 400’ün üzerinde cihazda şu anda tasarım aşamasında. Bir diğer ana iş kolumuz olarak sektörün AR-GE laboratuvarı olduğumuz söyleyebilirim. Ciddi bir AR-GE yatırımımız var. Her sene 4 -5 milyon dolar civarında bir AR-GE yatırımı yapıyoruz ve mobil alanda yeni teknolojiler geliştiriyoruz. Bu teknolojilerin en bilineni ise 3G teknolojisi. Bu teknolojinin altyapı patentleri Qualcomm’un ve isteyen cihaz ve ekipman üreticilerine lisanslanıyor. Bunun dışında yine ana iş kolumuz olarak gösterebileceğimiz mobil sektöre yönelik katma değerli çözümler var. Bunlar arasında Mobil Eğitim, Mobil Sağlık ve farklı yazılım teknolojileri alanında faaliyet gösteriyoruz. Genel olarak toparlamak gerekirse tamamen mobil dünyaya yönelik ve arka tarafta işin mutfağında yer alan bir firma olduğumuz söyleyebilirim.
Qualcomm’un Türkiye operasyonunu 2011 yılı başında faaliyete geçirdik. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Türkiye’de operatörlerle çok yakın çalışıyoruz. Operatörlerin tüm internet ve 3G ağları için danışmanlık vermekten tutun da berber operatör markalı akıllı telefon üretmeye kadar geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Aynı şekilde mobil sektördeki farklı oyuncular ve kamu kurumları ile de mobil ağ üzerine yeni gelen teknolojiler konusunda fikir alış verişinde bulunuyoruz. Yakın gelecekte LTE 4G teknoloji kullanılmaya başlayacak ve bizde dünyadaki örnekler nelerdir, ihalesi nasıl yapılmalı hangi frekanslara odaklanılmalı gibi konularda çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu konudaki global tecrübelerimizi isteyen firmalar ile paylaşıyoruz. Bizim Türkiye’deki esas misyonumuz akıllı telefon ve Tablet PC gibi ürünlerin pazarının genişlemesini sağlamak olarak gösterilebilir. Fakat son dönemde Türkiye’de geleneksel tüketici elektroniği üreten firmalar arasında da mobil tarafa bir geçiş söz konusu. Bu yeni sektöre giriş yapan firmalarla da çok yakın çalıştığımız söylemeliyim. Bunlara ek olarak bir amacımız da tüketiciye yakın olup ihtiyaçları hemen ürün geliştirme bölümümüze aktarıp hızlıca geri dönüş sağlamak istiyoruz.
Bunlara ek olarak Türkiye’de uygulama ekosisteminin gelişmesi için bazı faaliyetlerde bulunuyoruz. Bunun içerisinde, uygulama geliştirme yarışmalarına destek olmaktan tutun da farklı etkinliklere sponsor olmak bulunuyor. Qualcomm Ventures adını verdiğimiz risk sermayesi grubu sayesinde bu etkinlikleri gerçekleştiriyoruz. Bu grubun 500 milyon dolarlık senelik bir fonu bulunuyor. Bu sayede ilgili alanlarda ilgi çekici firmalara yatırım yaparak o sektörün büyümesine ön ayak olmaya çalışıyoruz. Bu organizasyon önümüzdeki günlerde Türkiye’de de belli yatırımlar yapmak istiyor. Bunun için şimdilik araştırma aşamasındayız. Amacımızın buradaki uygulama ekosistemini büyütmek olarak açıklayabiliriz.
Mobil veri kullanımı günden güne artıyor. Türkiye’deki mobil veri kullanımı hakkındaki görüşleriniz neler?
Türkiye ile ilgili verilere baktığımızda, karşımıza hızlıca gelişmekte olan ve bunun yanı sıra büyük bir potansiyele sahip bir ülke çıkıyor. Ülkemizde 3G 2009 yılında kullanıma sunuldu. Ve hali hazırda 45 milyon civarında bir abone mevcut. Bu durum Avrupa’da en hızlı kabullenme olarak karşımıza çıkıyor. Akıllı telefon tarafında yeni satışların yüzde 70’i akıllı telefon olarak karşımıza çıkıyor. 2015 yılında Türkiye’nin Avrupa’da uygulama indirme hızında 2. veya 3. Olması bekleniyor. Bu rakamlar ciddi bir potansiyelin göstergesi. Nüfusumuzun yüzde 50’den fazlası 29 yaşının altında ve bunları hepsi teknolojiye meraklı insanlar. Bizim gibi teknoloji firmaları için Türkiye öncelikli pazarlardan bir tanesi. Mobil devrimin üçayağı var. Birincisi ağ altyapısı, ikincisi akıllı telefon kullanım oranı ve bir diğeri de uygulamalar. Akıllı telefon ve ağ altyapısı konusunda çok iyi durumdayız önümüzdeki dönemde uygulama işi büyüyecek ve o sektörde büyük fırsatlar doğacak.
Gelecekte yeni ne gibi teknolojiler göreceğiz?
Gelecekte etrafınızdaki düşünebileceğiniz her şey (arabanız, resim çerçeveniz, giyilebilir teknolojiler) internete bağlı olacak. Tüm bu internete bağlı olan cihazlar da akıllı telefonunuz üzerinden yönetebileceksiniz. Akıllı telefonlar adeta hayatımızın bir uzaktan kumandası haline gelecek. Biz bunu 6. His olarak tanımlıyor. Akıllı telefonlar bir gün 6. hissimiz haline gelecek. Cihazlar sizi tanıyacak, öğrenecek, ihtiyaçlarınızı belirleyecek ve etrafınızdaki şeylerle etkileşerek hayatımızı kolaylaştıracak. Bunu hayata geçirebilmek için hem donanım he da yazılım tarafında bazı yatırımlar yapıyoruz. Örnek vermek gerekirse, arttırılmış gerçeklik konusunda yatırımlarımız var. Çünkü gelecekte etrafınızdaki nesnelerin hepsinin kullanıcı arayüzü olmayacak. Akıllı telefonunuzu tutacaksınız ve alacağınız kamera görüntüsü sayesinde zenginleştirilmiş gerçeklik ile yöneteceksiniz. Geliştirdiğimiz bir diğer platform ise direk kullanıcı üzerindeki bilgileri alabilmemiz için çalışıyor. Bu platformda 600 – 700 parametre ile kullanıcıdan bilgiler alınıyor ve gerekli yerlerde kullanılması için hazırlanıyor.
Gelecekte sadece akıllı telefonlar değil giyilebilir teknolojiler de oldukça popüler olacak. Giyilebilir teknolojiler üzerine konuşmanın biraz erken olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü daha yolun başındayız ve gelecekte bu eni teknolojilerin kullanım alışkanlıkları, form faktörleri gibi bilgiler ışığında yeni cihazlar geliştirilmeye başlanacak. Bu konuda daha deneme yanılma sürecinde olduğumuzu sanıyorum. Fakat önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu gibi teknolojiler şekillenmeye başlayacak.