Dell Technologies’in yaptığı Z Kuşağı Araştırması’na göre, teknolojiyi yakından takip eden Z Kuşağı, sosyal becerilerinin yetersiz kaldığından endişe ediyor ve daha fazla insan etkileşimine ihtiyaç duyuyorlar. Diğer taraftan üst düzey profesyoneller ise kendi pozisyonlarını bu dijital nesle kaptırma korkusu taşıyor.
İş gücüne giriş yaparak işletmeleri dijital çağa yakınlaştıran Z Kuşağı, teknoloji odaklı bir düşünce yapısı geliştirirken, iş dünyasındaki beş nesil arasındaki mesafeyi de genişletiyor. Dell Technologies’in gerçekleştirdiği küresel araştırmaya göre, 1996 yılından sonra doğan ve Y Kuşağının ardından gelen Z Kuşağı, derin bir evrensel teknoloji anlayışının yanı sıra teknolojinin çalışma ve yaşama biçimlerimizi dönüştürme potansiyelinin de farkında.Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 17 ülkedeki 12 binden fazla lise ve üniversite öğrencisi arasında yapılan anket, daha genç neslin teknoloji ve geleceğin meslekleri konusundaki bakış açısını ortaya koyuyor;
- Ankete katılanların %98’i teknolojiyi, resmi eğitimlerinin bir parçası olarak kullanıyor.
- %91’i, bir işveren tarafından sunulan teknolojinin, benzer iş teklifleri arasında yapacakları tercihte etkin bir rol oynadığını söylüyor.
- %80’i son teknolojiyi kullanarak çalışmak istiyor; %38’i BT kariyerlerine ilgi duyuyor, %39’u siber güvenlik alanında çalışmak istiyor ve %46’sı teknolojiyi araştırmak ve geliştirmek istiyor.
- %80’i, teknolojinin ve otomasyonun önyargıları ve ayrımcılığı önleyerek daha eşit koşullara sahip bir çalışma ortamı yaratacağına inanıyor.
Katılımcıların %89’u ise insan-makine ortaklıklarına dayalı bir çağa girmekte olduğumuzu düşünüyor. %51’i insanların ve makinelerin entegre ekipler olarak çalışacağına inanırken %38’i, makineleri insanların gerektiği şekilde kullanması için tasarlanan araçlar olarak görüyor.
Deneyim eksikliği ve potansiyel nesil farkları
Z Kuşağının büyük bir kısmı teknik yeterliliklerine güven duysa da işverenlerin aradığı sosyal becerilere ve deneyime sahip olmadığından endişe ediyor. Anket katılımcılarının %73’ü, teknoloji okuryazarlıklarını iyi ya da ileri düzey olarak değerlendiriyor. %68’i ise ortalamanın üstünde kodlama becerilerine sahip olduğunu söylüyor. Ayrıntıya inmek gerekirse, ankete katılanların %77’si, teknoloji deneyimi daha az olan eski bir çalışana danışmanlık yapma konusunda istekli. Ancak hemen hemen tüm yeni mezunlar (%94) gelecekteki çalışma hayatları konusunda endişeler yaşıyor.
- Bunların yalnızca yaklaşık yarısı (%57) eğitimlerinin, onları kariyerlerine hazırlamada iyi veya mükemmel bir rol oynadığını belirtiyor
- %52’si, işverenlerin istediği teknik becerilere sahip olduğundan emin ancak teknoloji dışındaki beceriler konusunda kendine güvenmeyebiliyor.
Diğer taraftan üst düzey profesyoneller de geri kaldıkları ve gelecekte liderlik rollerinin büyük bir kısmının dijital nesil tarafından doldurulacağı konusunda endişe duyuyorlar. Daha önceki bir Dell Technologies araştırmasına göre şirket liderlerinin %87’si, çalıştıkları kuruluşun farklı nesillere eşit fırsatlar sunmakta zorlanacağını düşünüyor.
Tamamlayıcı becerilere sahip olan ve birimler arası çalışan ekipler, bilgi alışverişini ve sorun çözme konusunda yeni bir yaklaşımı teşvik edebilir. Stajlar, rotasyon programları ve diğer erken kariyer geliştirme fırsatları, genç profesyonellerin deneyim kazanmasına ve yaptıkları işte sosyal beceriler geliştirmesine imkan sağlar. Ayrıca ters yönlü mentorluk programları, bir kuruluştaki teknik yeterlilikleri Z Kuşağının desteğiyle ileri düzeye taşıyabilir.
İnsan faktörü
Doğdukları andan itibaren elektronik cihazlarla etkileşim içinde olmalarına ve sosyal medya ile büyümelerine rağmen Z Kuşağı, iş yerinde insanlarla daha fazla etkileşim kurmak istiyor.
- İş arkadaşlarıyla iletişimlerinde, yüz yüze olmayı (%43) tercih ediyorlar. Yüz yüze iletişimden sonraki tercihleri ise telefon (%21), bunu mesajlaşma uygulamaları izliyor ve en son tercih edilen yöntem kısa mesaj.
- Ankete katılan Z Kuşağı üyelerinin %75’i, işi internet üzerinden değil, iş yerinde iş arkadaşlarından veya diğer kişilerden öğrenme beklentisinde
- %82’si, sosyal medyanın iş yerinde değerli bir araç olabileceğini söylüyor
- Yarısından fazlası (%53) iş yerine gitmeyi evden çalışmaya tercih ediyor. %58’i ise bağımsız olarak çalışmak yerine bir ekibin parçası olmak istiyor.