İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü ile İnternet ve Toplum Araştırma Merkezleri Global Ağı uluslararası ve interdisipliner bir platform oluşturulması amacıyla “1. İstanbul Gizlilik Sempozyumu”nu düzenledi. Alanında uzman uluslararası konukların katılımıyla gerçekleşen sempozyumda veri gizliliği konusu tüm yönleriyle ele alındı.
Ana teması “Veri Koruma ve İnovasyonlar” olan “1. İstanbul Gizlilik Sempozyumu”, 11 -12 Ekim tarihlerinde Grand Pera Taksim’de gerçekleştirildi. Veri gizliliği ile ilgili dünyadaki son gelişmelerin tartışıldığı sempozyumda, Avrupa Genel Veri Koruma Regülasyonu’nun (GDPR) gelişen ve dönüşen teknolojiler üzerindeki uygulamaları incelendi. Sempozyumun açılış konuşmasını, İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitü Müdürü Doç. Dr. Leyla Keser ve Rio de Janerio Teknoloji ve Toplum Enstitüsü’nden Carlos Affonso Souza gerçekleştirdi.
Carlos Affonso Souza açılış konuşmasında, Avrupa Birliği’nin önderlik ettiği Avrupa Genel Veri Koruma Regülasyonu’nun (GDPR) tüm yönleriyle değerlendirildiği sempozyumun; veri koruması için ülkelerin ne tür çalışmalar yürüttüğü, bu yeni regülasyonun teknoloji ve inovasyonları nasıl etkilediği ve gelecekle ilgili öngörülerin masaya yatırılması açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.
“İnternette olan hiçbir şey gizli değildir”
Tillburg Hukuk Teknoloji ve Toplum Enstitüsü Direktörü (TILT) Ronald Leenes, Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki farkları irdelediği konuşmasında, “Data her şeydir. GDPR ise her şeyin kuralı. Neyin nasıl korunduğu ile ilgili yeni sınırlara duyulan ihtiyaçtan doğan GDPR ile ilgili dünyada daha fazla farkındalığa ihtiyaç var. Amerika’da işletmelerin yüzde 91’i GDPR’yi bilmiyor, yüzde 84’ü etkilerini kavramış değil” dedi. “İnternette olan hiçbir şey gizli değildir” ifadesini vurgulayan Leenes, takip edilme kaygısının akıllı televizyonlar, internete bağlanan cihazlarla birlikte evlerin içine kadar girdiğine dikkat çekti.
Sempozyuma canlı yayınla bağlanan Avrupa Komisyonu Uluslararası Veri Akışı Birim Başkan Yardımcısı Ralf Sauer, dünya çapında veri koruma gelişmeleri hakkında bilgi verdiği konuşmasında, “25 Mayıs’ta yürürlüğe giren GDPR tüm dünyaya açık bir düzen. Veri koruma hesap verebilirlik, şeffaflık ve anonimlik gibi önemli kriterleri kapsıyor. Kişilere unutulma hakkı verirken, organizasyonları da regülasyonlar doğrultusunda hareket etmedikleri takdirde ekosistemin dışına itiyor” dedi.
GDPR’nin ekonomiye etkisi ne olacak?
Sempozyumun dikkat çekici bölümlerinden “Avrupa Genel Veri Koruma Regülasyonu”nun Gelişmekte Olan Teknolojilere ve Veriye Dayalı Ekonomiye Etkisi” başlıklı oturumda GDPR’nin teknoloji ve ekonomiyi nasıl şekillendireceği tartışıldı. Amerikan Üniversitesi’nden Thomas Struett, veri akışının 2005’ten 2016 yılına kadar 45 kat artığını ve 2021’e kadar 9 kat daha artmasının beklendiğini kaydetti. Struett, veri akışındaki artışın küreselleşmeyi de hızlandırdığını belirtti. Struett’in dikkat çektiği noktalardan bir diğeri ise Birleşik Krallık’ın 29 Mart 2019’dan itibaren yeterli veri koruma güvenliği olmayan ülkelerden veri kabul etmeyeceği oldu. Bu ve benzer örnekler ülkeler arasındaki ticari ilişkileri etkileyecek ve gelişmekte olan ülkeleri de regülasyonlara uyum sağlamaya mecbur kılacak.
Veri gizliliği olmadan güvende olamayız
Sempozyumun ana konuşmacılarından Ryerson Üniversitesi’nden Ann Cavoukian gizlilik olmadan güvende olmamızın mümkün olmadığını vurguladı. “Mahremiyeti güvenlikten bağımsız düşünemeyiz, ikisine de sahip olmamız gerekir. Yeni organizasyonlar, hükümetleri ve işletmeleri gizlilik, kamu güvenliği ve büyük veri ile ilgili politika ve teknolojilerin nasıl geliştirileceği konusunda yönlendiriyor” dedi.
Brüksel Vrije Üniversitesi Hukuk Merkezi’nden Niels Van Dijk mahremiyetin artık kişilerin ve şirketlerin önceliği olduğunun altını çizerek, “Yeni teknolojiler bireyin özerkliğine odaklanıyor. GDPR de organizasyonları böyle davranmaya, şeffaf ve hesap verebilir olmaya zorluyor. GDPR’den bağımsız inovasyon yapmak imkansız” ifadelerini kullandı.